Hakan Kalkır'la geçen keyifli sohbetmizde, Eskişehir Basını'ndan oldukça söz ettik.
İşte o keyifli söyleşimiz;
Eskişehir basınında yıllardır emek vermiş bir isimsiniz. Peki bir de sizden dinleyelim Hakan Kalkır kimdir?
1999 yılının Aralık ayında mesleğe başladım. Belli aralıklarla mesleği yaptım. Toplamda 15 yıl kadar oldu. 15 senedir kameramanlık yapıyorum. Meslek anlamında geçmişim budur.
Bu mesleği nasıl seçtiniz?
Ailemde de bu mesleği yapan insanlar var. Ağabeyim, ablam, ablamın eşi.. Aile mesleği oldu bizde. Ağabeyi de kameraman, ablam da kurguculuktan başlayıp muhabirliğe devam eden bir süreç oldu. Onlara özenerek başladım. Sonradan da sevdim. Zaten bu mesleği sevdikten sonra bırakamıyorsunuz. Bir süre bıraksanız da bir şekilde geri dönüyorsunuz.
Birçok kurumda yer aldınız. Uzun bir süredir bu meslektesiniz. Geçmiş yıllar ile şimdiki yılları karşılaştığınızda neler söylersiniz?
Aslında teknoloji geliştikçe işler kolaylaşmaya başladı. İlk zamanlarımızda böyle değildi. Hem teknolojik anlamda hem de siyasi anlamda ulaşmak kolaylaştı. Siyasiler ile ilgili çekim yapmakta zorlanıyorduk. Bakanların koruma orduları engelliyordu. Hatırlıyorum bir cumhurbaşkanı Osmangazi Üniversitesi'ne gelmişti. Yaklaşık 30-40 koruması vardı. O zamanlar da kasete çekim yapardık. Ardından kasetin montajlanmasını yapardık. Bilgisayar yoktu. Montajlama sadece 1-2 saatimizi alırdı. Baktığımız zaman o zamanlar daha zordu. Şu anda daha kolay çalışıyoruz.
Eskişehir basını sürekli yenileniyor. Ve sizde buna uzun yıllar tanık olan bir isimsiniz. Nasıl değerlendirirsiniz?
Yenilenmesi güzel bir şey. Bir işi yapıyorsanız ve bu işi uzun yıllar yapıyorsanız bir süre sonra tembelleşiyorsunuz. Yeni neslin gelmesi güzel bir şey. Belki benim adıma kötü bir şey ama  15 yıldır çalışıyorum, yaşımda büyüdü. Baktığınız zaman okullarından mezun olup gelen gençlerin bunu yapması daha mantıklı. Yenilenme olması lazım. Yoksa hep eskide kalıyorsunuz. Pekte yapacağınız bir şey olmuyor. Tembel bir ortama itiliyorsunuz.
Peki Eskişehir basınında bir 'aile' kavramı var mı?
Pek yok. Sahada çalışanlar anlamında birlik beraberlik var. Sahadan kastım sabahtan akşama kadar haberi toplayan, gazeteye dönüp bunları yazan ekipten bahsediyorum. Bu insanların arasında bir birlik beraberlik var. Ama birazcık daha üst tabakaya baktığınızda o birlik beraberliği görmüyorsunuz. Biz sahadaki arkadaşlarla o ayrımı halledebiliyoruz. Şirketlerin farklılıklarından ziyade biz aynı işi yapıyoruz mantığınızdayız.
Son günlerde gündemde Eskişehirspor var. Taraftarlar ayakta. Siz ne söylerisiniz?
Sahipsiz kaldı diyebiliriz. Son seçimlerden sonra gelen başkan Sinan Özeçoğlu çok uğraştı ama belki de ön göremediği şeyler oldu. Sonradan da başkanlık yaptığı süreçte epey uğraştığını fakat maddi ve manevi anlamda yıprandığını düşünüyorum. Burada en çok görev taraftara düşüyor. Taraftarın konuşması gerekiyor. Fakat Eskişehirspor'un süper lig'den düşme sürecinde de taraftar konuşmadı. Bu saatten sonra daha çok konuşacaklarını düşünüyorum.
Son olarak neler söylemek istersiniz?
Bu mesleğin okulunu okuyup işe başlamak isteyenlere söyleyeceklerim var. Okuldan mezun olanlarda yönetmen olacağım edası oluyor. Kendilerini çok yüksekte görüyorlar. Aslında bu işin başlanacağı yer o tekniğin en alt seviyesidir. Oradan başlayacaklarını bilsinler. İleri de belki de yönetmen olurlar. Ama her işi yapmaları gerekir ki bu işi iyi yapsınlar.