Büyükerşen; "8 Mart 1857 tarihinde Amerika Birleşik Devletleri’nde bir grev esnasında çıkan yangında yaşamını yitiren 128 kadın işçinin anısına başlatılan ve bir süre sonra tüm dünyada kabul edilen “8 MART DÜNYA EMEKÇİ KADINLAR GÜNÜ” ülkemizde de 1921 yılından beri, zaman zaman kesintiye uğrayarak da olsa kutlanmaktadır" dedi.

Büyükerşen' mesajında; 1923 yılında ilan edilen Cumhuriyet’le birlikte, Atatürk ilke ve devrimleri tek tek yaşama geçirilirken genç Türkiye Cumhuriyeti Devleti, çağdaş dünyadaki yerini alıyordu. Ancak Mustafa Kemal şunu çok iyi biliyordu ki, genç Cumhuriyeti oluşturan nüfusun ve gücün yarısı olan kadınlar, bu var olma mücadelesi içinde olmadıkları sürece, Türkiye gerçek gücüne ve kudretine asla kavuşamayacaktı.

Atatürk sayesinde Türk kadını, birçok Avrupa ülkesinden önce 1934 yılında seçme ve seçilme hakkını elde etti. Türk kadını artık, hem hukuk önünde, hem de toplum içinde erkekle eşit haklara sahipti. Ancak bu haklarına sahip çıkması, koruması ve geliştirmesi çok kolay olmadı. Erkek hegemonyası kadına bir türlü hak ettiklerini vermedi, vermek istemedi.

Kadın, toplumun birçok kesiminde ikinci sınıf vatandaş olarak görülmeye devam etti. Bu tavrın günümüzde de sistematik olarak sürdürülmeye çalışıldığını görmek son derece üzüntü vericidir. 2018 yılının ilk iki ayında erkek şiddeti nedeniyle 75 kadın yaşamını yitirdi. Bu, korkunç bir gerçektir.

Cumhuriyetimizin 95’nci yılında kadınlarımızın, kazanılmış hak ve özgürlüklerinin giderek zayıflaması, yalnızca 8 Mart kutlamaları içinde dile getirilip geçiştirilemeyecek kadar önemli ve vahimdir.

Bir kutlama mesajı içinde, böyle bir gerçeği dile getiriyor olmaktan derin bir teessür duyduğumu belirtmeliyim.

Her şeye rağmen, geleceğe olan umudumuzdan ve yaşam sevincimizden vazgeçmeden, kadın-erkek bu mücadeleyi birlikte sürdürmeliyiz.

Tüm kadınlarımızın “8 MART DÜNYA EMEKÇİ KADINLAR GÜNÜ”nü en içten duygularımla kutlarken, tüm insanlar için adaletli ve barış dolu bir dünya diliyorum ifadelerini kullandı.