Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Dr. Öğretim Üyesi Gürkan Bozan, üst solunum yolu enfeksiyonlarının bu sene yaz aylarından itibaren görülmeye başladığını söyledi.

Koronavirüsün de mutasyon geçirmiş klasik bir üst solunum yolu enfeksiyonu ajanı olduğunu belirten Dr. Öğretim Üyesi Bozan, influenza aşısı çağrısında da bulundu. Havaların soğumaya başlamasıyla çocuklarda üst solunum yolu hastalıklarının artmaya başladığını söyleyen Dr. Bozan, bu sene bu tür rahatsızlıkların beklenenden daha erken görülmeye başladığını söyledi.

“Üst solunum yolları hastalıklarında artış görülebilir”

Üst solunum yolu enfeksiyonu yapan virüs ve bakterilerin dünya kurulduğundan bu yana var olduklarını söyleyen Dr. Öğretim Üyesi Bozan, “Bu sene farklı olan şey geçen yılı evde geçiren çocuklar uzun zaman sonra ilk defa bir araya geldiler. Sadece Türkiye’de değil dünyada da üst solunum yolu enfeksiyonları öne çekildi. Geçen sene neredeyse dünyanın tamamında maske mesafe ve hijyen kuralları uygulandığı ve toplumlar kapatıldığı için yoğun bakımlarda, servislerde hiç RSV, Adenovirüs gibi dönemin normal viral ajanları görülmezken Temmuz-Ağustos ayından itibaren tüm dünyada olduğu gibi biz de bu hastalıkları görmeye başladık. Sağlıklı bir çocuk yılda 5 veya 8 kez üst solunum yolu enfeksiyonu geçirebilir. Bu tamamen normaldir. Ama basit üst solunum enfeksiyonları da bazı çocuklarda alt solunum yollarına ilerleyerek pnömoni, zatürre, bronşit dediğimiz hastalıklara yol açabilir. Altta yatan bağışıklık sistemi hastalığı olanlarda bu oran artar ve ağır tablolara yol açabilir. Üst solunum yolu enfeksiyonlarından korunma, hepimizin artık koronavirüs nedeniyle çok iyi bildiği gibi maske, mesafe ve hijyen kurallarının uygulanması ile önlenebilir. Ama çocuklar bizim kadar maske kullanımına, el hijyenine dikkat edemedikleri için özellikle üst solunum yolları enfeksiyonu sıklığında bu sene artış göreceğiz ve bu oldukça uzun sürecek gibi duruyor” dedi.

“Kapalı ortamları havalandırmak çok önemli”

Söz konusu virüslerin solunum yoluyla vücuda girdikten sonra dolaşıma girip çeşitli hastalıklara sebep olduğunu söyleyen Dr. Öğretim Üyesi Bozan, bu virüslerin koronavirüste olduğu gibi ortamda asılı kalabildiğini belirterek soğuk olsa bile teneffüslerde, ders aralarında sınıfların havalandırılmasının temel korunma yöntemi olduğunu hatırlattı; her temasın ardından el yıkamanın önemine değindi. En önemli bulaş kaynağının damlacık enfeksiyonu olduğunu belirten Dr. Bozan, “Bu virüsler kış aylarında 48-72 saat yani 2-3 güne kadar canlılıklarını koruyabiliyorlar. Basit bir viral enfeksiyonu olan çocuğu bile toplumdan izole edersek bu hastalıkların yaygınlaşmasını engelleriz. Bunlar koronavirüs için de geçerli. Nasıl ki koronavirüslü çocuğu sınıftan ayırıp izole ediyorsak, evini havalandırıyorsak, iyi beslenmesini sağlıyorsak bu enfeksiyonlarda da aynı şekilde davranmamız gerekmektedir. Çünkü koronavirüs mutasyon geçirmiş olsa da klasik bir üst solunum yolu enfeksiyonu ajanı aslında” diye devam ederken temiz hava, el yıkama, hastalık şüphesinde çocuğu okuldan uzaklaştırma kurallarına uyulması ile salgın sıklığının azalacağını söyledi.

Antibiyotik kullanımına dikkat edilmeli

Hasta çocuğun sıcak kapalı bir ortam yerine serin, kuru, nemli olmayan ve havadar bir yerde takip edilmesinin, sık sık temiz havaya çıkarılmasının önemli olduğunu belirten Dr. Öğretim Üyesi Bozan, bilinçsiz antibiyotik kullanımının zararlarına da şu şekilde bahsetti:
“Antibiyotik kullanmak mikrobiyotayi, hastanın doğal florasını bozuyor. Gereksiz antibiyotik kullanımı viral enfeksiyonlarda etkisinin olmadığı gibi aynı zamanda vücuttaki sağlıklı bakterileri de öldürüyor. Kişinin doğal florası, bağışıklığı bozuluyor bağırsak alışkanlıkları bozuluyor. Daha da kötüsü gerçek bakteriyel enfeksiyonlardaki etkene yönelik direnç kazanıyor hasta. O yüzden gereksiz antibiyotik kullanımından kaçınmalıyız.”

“İnfluenza aşısını güvenle çocuklarımıza yaptırmamız gerekiyor”
İnfluenza aşısı dönemine girildiğini hatırlatan Dr. Öğretim Üyesi Bozan, Mart ayına kadar bu aşıların yaptırılmasını önererek, “Özellikle küçük çocuklara 6 ay - 3 yaş arası yarım doz, 3 yaş üstü çocuklarda tam doz şeklinde uygulanıyor. Çocuk ilk defa aşılanıyorsa 1 ay arayla 2 doz yapıyoruz ama geçen sene aşı yapıldıysa yılda 1 kere influenza aşısını hem çocuklara hem risk grubundaki erişkinlere öneriyoruz. İnfluenza sağlık ocaklarında aile hekimleri tarafından reçete yazılabilir, eczaneden de alabiliyorsunuz. Koronavirüs aşıları ile birlikte uygulanmasında hiçbir sakınca yok. İnfluenza aşısını da alıp güvenle çocuklarımıza yaptırmamız gerekiyor” diyerek bu sayede hastalığın ağır seyretmesinin önlenebildiğini, Akut Akciğer Solunum Sıkıntısı Sendromu’nun, entübe olma ihtimalinin önüne geçilebileceğini söyledi.