Dil ve Konuşma Terapisti Özden Gamsız, pandemi sürecinde dünyaya gelen çocukların genellikle gelişimsel dil bozukluğu problemleri yaşadıklarını vurguladı. Gelişimsel dil problemi çerçevesinde olmak üzere özellikle 2-3 yaş grubu bireylerin, aileleri ile birlikte tedavi sürecine dâhil edildiklerinden bahseden uzman Gamsız, çocukların ileride sağlıklı bir şekilde iletişim kurabilmeleri için küçük yaşlarda destek almaları gerektiğini iletti. İlk sözcüklerin üretilmesinin beklenildiği 1 yaş grubu çocuklara dikkat çeken Gamsız, “Terapiye gelen aileler, ‘Benim çocuğum 24-30 aylık olmasına rağmen halen bir sözcük dahi kullanamıyor’ diyerek şikâyetlerini belirtiyorlar” dedi.

“Başlangıçta çocuk her zamankinden daha fazla desteğe ihtiyaç duyuyor”

Anadolu Üniversitesi Dil ve Konuşma Terapisi Bölümü mezunu Gamsız, ailelerin şikâyetleri ile karşılaşıp araştırmalar yaptıkça bu alana olan ilgisini daha da arttığını söyledi. Çocukların problemlerine çözüm üretmekten keyif duyduğunu aktaran Gamsız, “İlk önce çocuğun sahip olduğu iletişim ve dil özelliklerini değerlendirmek amacıyla hem çocukla hem de aileyle tanışıp çocuğun alıcı ve ifade edici dil yaşını araştırıyoruz. Tipik gelişim gösteren 24 aylık çocukların yaklaşık olarak 300 civarı kelime anlayıp 50’sini üretir durumda olmasını bekliyoruz. Değerlendirdiğimiz çocuğa gelişimsel basamaklar baz alınarak bir terapi planı hazırlıyoruz. Tabi ki tüm bu sürece aileleri de dâhil ederek ortak bir çalışma gerçekleştiriyoruz. Çünkü onların da bilinçlenmesi çok önemlidir. Amacımız, gelişimsel olarak yaşıtlarından geri kalan çocuğu kendi akranlarının standardına yetiştirmektir. Fakat başlangıç aşamasında çocuklar her zamankinden daha fazla desteğe ihtiyaç duyabiliyor ve biz de bu yönde aileye gereken teşviki ve tecrübeyi aktarıyoruz” şeklinde konuştu.

“Oyunu ve oyuncağı ön plana çıkartıyoruz”

“Bir çocuk dil öğrenmez, dili edinir” diyen Gamsız, sözlerine şu şekilde devam etti:

“Her şeyden önce çocuğa gelişimsel süreçte gereken ortamı sağlamalıyız. Terapistler olarak onların hem alıcı hem de ifade edici dil yönünden desteklenmesi için oyunu ve oyun içerisindeki etkileşimi ön plana çıkartıyoruz. Oyun sürecinde yaşam deneyimi kazandırmak bizim için esas olandır. Özellikle pandemi döneminde doğan çocuklar 2-3 yaş grubunu oluşturuyor. Danışanların büyük bir kısmı da bu kümede yer alıyor. Onlar, karantina boyunca dil edinme süreçlerine yeterince dahil olamayıp aynı zamanda akranlarından uzak kaldılar. Bununla beraber sadece dil becerileri değil, motor ve bilişsel gelişimlerini de tam anlamıyla tamamlayamadılar.”

“Bu sorun çevresel faktörlerden de kaynaklanabiliyor”

Pandemi sonrası doğan çocuklarda nörogelişimsel bozukların daha da arttığına dikkat çeken Gamsız, “Sosyal çevreden izole bir hayat, otizmin altyapısını hazırlayabiliyor. Gelişimsel dil bozukluğu yaşayan çocuklarda genetik bir farklılık ya da sendroma bağlı bir dil bozukluğu yoksa uyaran eksikliği ve etkileşim ortamının sağlamaması gibi çevresel faktörler, ilerleyen dönemde otizm şüphesi oluşturabiliyor. Uzun süre ekrana maruz kalmak, etkili bir iletişim ortamı sağlanamaması, ilgisizlik, çocuğun iletişim ihtiyaçlarının karşılanmaması da çevresel faktörlere dâhil edilebilir. Saatlerce ekran karşısında duran çocuk ne bir sözel çıktıda bulunabiliyor ne de motor becerilerini harekete geçirebiliyor. Hal böyle olunca da dil edinme sürecine olumsuz bir katkıda bulunuyor. Ebeveynler, çocuklarını en az 2 yaşına kadar teknolojik cihazlardan uzak tutsunlar. Sonrasında ise kontrollü bir şekilde izin verilebilir” dedi.

“Rehabilitasyon merkezleri konusunda tam bir başkent”

“Eskişehir, rehabilitasyon merkezleri konusunda tam bir başkent” diyen Gamsız, “Dil ve konuşma uzmanları hem nitel hem de nicel olarak artık daha da göze çarpıyor. Bu kent özel eğitim kurumları ve uzmanları ile de diğer şehirlere nazaran fark oluşturabiliyor. Özellikle bu hususta terapi için birçok bölgeden göç alan bir kentiz” diyerek sözlerini tamamladı.