Spor hekimliğinin hem koruyucu hem de tedavi edici hekimlik uygulamalarını içine alan multidisipliner bir uzmanlık dalı olduğunu belirten Dr. Öğr. Üyesi Atalay, spora ve sportif aktivitelere katılımın sağlık ve iyilik hali üzerinde olumlu etkilere sahip olduğunu belirtti. Ancak kas zayıflığı, yorgunluk, anatomik sorunlar, psikolojik faktörler ve geçirilmiş tam tedavi edilmemiş yaralanmalar gibi çeşitli kişisel faktörlerle birlikte, kötü spor tekniği, yetersiz antrenman, yanlış ayakkabı gibi kötü malzeme kullanımı ve kurallara uymamak gibi çevresel faktörlerin de spor sakatlıklarına yol açabildiğini söyledi. Atalay, “Spor yaralanmalarının önlenmesi için bu kişisel ve çevresel faktörlerin düzeltilmesinin yanında, sporcuların düzenli sağlık kontrollerinden geçmesi ve eksiklikleri belirlenerek gerekli önlemlerin, hekim önerileri çerçevesinde alınması tavsiye edilmektedir. Spor yaralanmalarının oluşmasında önemli bir diğer faktör, antrenman öncesinde yetersiz ısınmadır. Bu nedenle antrenman öncesi ısınmanın, sonrasında germe egzersizlerinin, vücudun daha erken toparlanması için antrenman sonrasında soğuma ve germe egzersizlerinin yapılması gerekmektedir” diye konuştu.

Akut yaralanmada neler yapılmalı?

Spor yaralanmalarının büyük bir kısmını diz, omuz ve ayak bileği ve benzeri eklemlerinin yaralanmaları, bağ, kas ve tendon gibi yumuşak doku yaralanmaları ile kemik ve kıkırdak gibi yaralanmaların oluşturduğunu kaydeden Dr. Öğr. Üyesi Atalay, akut yaralanma için şunları söyledi: “İlk yaklaşımda dokuyu koruma ve dinlendirme, soğuk uygulama, bandaj ile kompresyon ve dokuyu kalp seviyesinden yükseltme önerilmektedir. Soğuk uygulama ve dokuyu yükseltme ağrı, kan akımını ve şişliği azaltıp hücresel metabolizmayı yavaşlatarak ikincil hasarlanma riskini düşürmekte ve doku iyileşmesini hızlandırmaktadır. İstirahatte veya gece devam eden ağrının varlığı, uzamış sabah ağrısı, otuz dakikadan fazla devam eden eklem katılığı ve son fiziksel aktiviteye bağlı olarak gelişen şişliğin devam etmesi, dokuda enflamasyonun yani iyileşme yanıtının devam ettiğini göstermektedir.”

Derecelerle kas yaralanmaları

Kas yaralanmalarının, sporda en sık görülen yaralanma tipi olduğunu ve genellikle üç seviyede derecelendirildiğini kaydeden Dr. Öğr. Üyesi Atalay, “Daha yüksek derece yaralanmalar iyileşme için daha uzun süre gerektiren daha ciddi yaralanmaları oluşturmaktadır. Bölgesel ağrıya neden olan, ancak kuvvet kaybı yapmayan ve minimal bir hasarla giden az sayıda kasın etkilenmesi 1. derece yaralanma olarak isimlendirilmektedir. 2. derece kas yaralanmalarında daha fazla sayıda kas lifi etkilenmekte ve daha büyük oranda ağrı, şişlik ve kuvvet kaybı görülmektedir. Kasın tamamen yırtılması ise 3. derece yaralanma olarak sınıflandırılmaktadır. Derecelendirme kas hasarının şiddetini veya boyutunu belirtmektedir. Ancak yaralanma derecesi aynı olan bireylerin iyileşme sürelerinde farklılıklar görülmektedir. Yaralanmaların anatomik konumu ve etkilenen doku tipine göre iyileşme süreleri değişiklik göstermektedir. Akut kas yaralanmalarının tedavisinde amaç sporcunun önceki performans düzeyine ve en düşük yaralanma riski ile aktiviteyi dönmesini sağlamaktır. Erken dönemde soğuk uygulama, bandaj ile kompresyon ve dokuyu kalp seviyesinden yukarıya yükseltme adımları uygulanmaktadır. Özellikle erken dönemde kas hasarını artırmamak için kasın aktif kullanılması, sıcak uygulama ve derin masajdan kaçınılması gerekmektedir. Erken dönem sonrasında kasın güçlendirecek egzersizler ile kas dayanımımın artması sağlanmalıdır” dedi.

“Bağ yaralanmalarında tam iyileşme birkaç ay sürebiliyor”

Hafif ve orta dereceli bağ yaralanmalarında dokuyu koruma ve dinlendirme, soğuk uygulama, bandaj ile kompresyon ve dokuyu kalp seviyesinden yükseltme adımlarının uygulandığını kaydeden Dr. Öğr. Üyesi Atalay sonrasında, doku iyileşmesini hızlandırmak, eklem katılığını önlemek ve ileri hasardan korumak için kasların kuvvetlendirilmesi gerektiğini söyledi. Bağ yırtıklarında bağın tam olarak iyileşmesinin birkaç ay sürebildiğini belirterek, “Tekrar yaralanmayı önlemek için ağırlık ve spora özgü çalışmalar önerilmektedir. Bağ yaralanma seviyesi 3 derece ise diz ön çapraz bağ yaralanmalarında olduğu gibi cerrahi onarım gerekebilmektedir. Akut spor yaralanmaları dışında özellikle elit seviye sporcularda görülen aşırı kullanım yaralanmaları da spor hekimliğinin en sık karşılaştığı yaralanmalar içinde bulunmaktadır. Bu yaralanmalarda genellikle destek tedavisinin yanında sporcunun doku iyileşmesine izin vermesi için dinlenmesi önerilmekte ve uygun egzersiz programları ile tekrar spora dönüşü sağlanmaktadır. Spor yaralanmalarının yanında ayrıca obezite ve diyabet gibi birçok kronik hastalığın önlemesine ve tedavisine yönelik egzersiz reçeteleri, spor hekimliği polikliniklerinde düzenlenmekte ve toplum sağlığının sürdürülmesi ve arttırılması için katkı sağlanmaktadır” dedi.