Yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:

“ABD Temsilciler Meclisinin; 1915 olaylarını “soykırım” olarak tanıyan tasarıyı kabul etmesi ile Türkiye Cumhuriyetine karşı dayatılmak istenen siyasi şantajı tüm milletimiz ile birlikte tek vücut olarak reddediyoruz.

Ülkemiz ile ABD. arasında son dönemlerde yaşanan kriz ile son olarak gündemdeki BARIŞ PINARI HAREKATININ etkisi altında alınan bu kararın ;ABD’nin iç politika hesaplaşması sonucu alındığı, tasarının oylamasında bir ilgisi bulunmadığı halde sözde Kürt Sorunu ve barış pınarı harekatının da özellikle iliştirilmesinden açıkça anlaşılacağı üzere; her sene ortaya atılan bu kararın uluslararası alanda devletimize dayatılan bir şantaj olduğu aşikardır. Dolayısı ile devletimiz ve halkımızın gözünde yok hükmünde olacağı tartışmasız olan bu kararın tüm milletimizin nazarında bir kıymeti yoktur.

1.Dünya Savaşı sürecinde idari bir tedbir olarak alınan Ermeni sevk ve iskân kararından doğan ve mülkiyet hakkı ile soykırım suçu iddiaları zemininde ve özellikle kapitalist devletlerin dönem dönem bir şantaj aracı olarak geliştirmeye çalıştıkları Ermeni tehciri kararı ; bir yasama kararına dayandığından, kanun hüküm ve kuvvetinde olup; sebep ve amaç unsurları dikkate alındığında  “iskân ve yerleştirme” niteliğinde idari bir karardır.

Bu kararın ; ÖZELLİKLE ALINDIĞI DÖNEMİN ve ŞARTLARININ günümüzün hukuk anlayışı ile uyumu incelendiğinde ; kararın döneminin hukuk anlayışına uygun olduğu görülecektir. Ermeni sevk ve iskân kararı; 1.Dünya savaşı sürecinde alınmış bir karardır ki ; savaşan diğer devletlerde de sıkı yönetim rejimi uygulanmış, hak ve hürriyetler askıya alınmıştır. 2. Dünya Savaşı döneminde dahi ; ABD’de,  askerî ve siyasi zaruret gerekçesiyle , Japon kökenli ABD vatandaşları tehcir edilmiştir.

Bu nedenle; alınan bu kararın döneminin mevzuatına ve kanun devleti ilkesine uygun olduğu görülmektedir. Kararın alındığı dönemde Osmanlı Devleti’ni hukuk devleti prensipleriyle bağlayan ulusal ve uluslararası bir hukuk normu olmadığı gibi dünyada da hukuk devleti anlayışı henüz yerleşmediğinden Tehcir kanunu uygulamasında hukuk devleti ölçütlerinin aranmasının gerçekçi olamayacağı kaçınılmazdır.

Tüm ülkelerin tarihinde yaşadığı acılar vardır. Ancak bunların olaya taraf dahi olmayan egemen güçler aracılığı ile siyasallaştırılarak dönem dönem siyasi şantaj olarak kullanılması kabul edilemez. Kaldı ki ; tarihi olaylar ve iddialar ile ilgili meclisinde karar alabilmesi 3.bir devletin görevi de değildir. Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Suriye’deki terör unsurlarına yönelik harekatından hemen sonra alınan bu kararın; ABD. ülkemize karşı süregelen siyasi mücadelesinde bir şantaj sopası olarak kullanılmak istendiği tüm halkımız tarafından özümsenmiştir. Kendi coğrafyasında kırımdan kaçan tüm mazlum ulusların sığınma yurdu olan ülkemizin tarihinde bir utanç bulunmadığı ve alınan bu kararın tüm ulusumuz nezdinde yok hükmünde olduğunu buradan birkez daha tüm kamuoyu ile paylaşıyoruz.”