CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Benim derdim sokaktaki vatandaşın derdidir. Geçinemiyorsa o benim derdimdir. Çocuğunu okula gönderemiyorsa o benim derdimdir." dedi.

Kılıçdaroğlu, Eskişehir'de Zübeyda Hanım Kültür Merkezi'nde Yenikuşak Köy Enstitüleri Derneğince düzenlenen etkinlikte yaptığı konuşmada, halkı kandırmak için elli dereden su getirildiğini savundu.

"Bu dış güçler bayrağımıza ezanımıza saldırıyormuş. Gidip McKinsey ile anlaşmayı ben mi yaptım?" ifadesini kullanan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

"Bayrağına, ezanına saldıran adamlarla anlaşmayı sen yapmadın mı? Bu anlaşmayı imzalarken yüzün kızarmadı mı? Şimdi diyor ki, 'Bütün bakan arkadaşlarımı çağırdım söyledim. Fikri danışmanlık hizmeti almayacaksın.' 10 soru sordum kendisine. 'Cevap ver.' dedim bu 10 soruya. Aldı okudu. Ama hazmedemiyor, cevap da veremiyor ve sözleşmeyi iptal etmek zorunda kaldı. Ama bir sorum daha var, o sözleşmenin altına imza atan damat koltuğunda kalacak mı, kalmayacak mı? Ayrıca bu sözleşmeyi kaç dolara yaptınız? Kaç milyon dolar ödeyecektiniz buraya."

Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın tazminat davalarıyla ilgili "Kılıçdaroğlu'na tazminat davaları açtım çok paralar aldım" dediğini belirterek, şunları aktardı:

"Benim davalarımın görüşüldüğü üç mahkemenin hakimini görevden aldılar. Üç militan hakimi tayin ettiler. Onlar da tazminata mahkum ettiler. Ama bu yolun daha başındayız. Şu ana kadar açılan tazminat davalarının birini kaybettim. O da avukat Anayasa Mahkemesine zamanında başvurmadığı için. Onu da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine götürdüm. Açılan diğer bütün tazminat davalarını kazandım. Militan hakimler aleyhime karar veriyor. Ben onu biliyorum. Ama sözüm söz o hakimlerden de hesap soracağım. Onların da kaçacak yeri olmayacak. Adaleti, hakkı ve hukuku her ortamda sağlayacağız. Militan hakim tayin edeceksin, benim dosyalarımı oraya düşüreceksin, o hakim oturacak bizim avukatın savunmasını bile dinlemeden, delilleri bile toplamadan dünyanın para cezasını kesecek. İstediğin kadar para cezası kes, istediğin kadar senin hakimlerin benim aleyhime karar versinler, bir adım yolumdan dönersem namerdim."

- "Benim derdim sokaktaki vatandaşın derdidir"

Kılıçdaroğlu, hiçbir zaman kişisel çıkar peşinde olmadığını dile getirerek, şöyle dedi:

"Benim derdim sokaktaki vatandaşın derdidir. Geçinemiyorsa o benim derdimdir. Çocuğunu okula gönderemiyorsa o benim derdimdir. Pantolon alamadığı için intihar ediyorsa o benim derdimdir. İşsizim diye aylardır, yıllardır geziyor ve sonunda kendisini yakmak suretiyle kamuoyunda tanıtmak istiyorsa o işçinin derdi benimde derdimdir. Ben onların derdini her ortamda dile getiririm."

"Halen cevabını alamadığım 15 milyon dolar para var. 'Şirketi sattık.' diyor. Hangi şirketi 15 milyon dolara sattın? Cevabını alamadık daha. Ama soracağım. Sormaya da devam edeceğim." ifadesini kullanan Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

"Hakime diyoruz bunu sor. Hakim korkudan soramıyor. Davaları genellikle bilgisayar dağıtır. Açarsınız bir dava hangi mahkemeye düşeceğini bilmezsiniz. Ama benim davalarımın hangi mahkemeye düşeceğini herkes biliyor. Üç mahkeme var. Üç mahkemenin birisine düşüyor. Ben bunu da gayet iyi biliyorum. Onların avukatlarını da gayet iyi biliyorum. Hakimlere nasıl talimat verdiklerini de gayet iyi biliyorum. Bu davaların tamamını kazanacağım. Hiç kimsenin en ufak endişesi olmasın."

Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, "SSK'yın batırdın" ifadesini kullandığını anlatarak, şöyle devam etti:

"Ya ben Cumhurbaşkanlığı, başbakanlık, bakanlık yapmadım. Parlamentonun yetkilerine sahip değilim. Bir kurumda genel müdürlük yaptım. Açığımı bulmak için tam 10 yıl müfettiş ordusu görevlendirdiler. Acaba Kılıçdaroğlu'nun bir açığını bulabilir miyiz? Bulamazsınız kardeşim. Bulamadın nitekim. Neden bulamazsın. Çünkü Kılıçdaroğlu kul hakkı yemez. Senin gibi haram yemez. Senin gibi milletin malına göz koymaz. Külliye açıldığından beri ben iftira ediyormuşum. Kime? Sana bir soru sordum. Bu külliyeyi kaça yaptın? Kendi cebinden mi yaptın? Kimin cebinden? Milletin ödediği vergilerden. Milletin öğrenmeye hakkı var. Kaça yaptın sen bu Külliyeyi? Açıklamıyor. Ben senden 81 milyon adına cevap bekliyorum. Haram olan bir yerde oturuyorsun. İsrafın da ötesinde. Milleti dinle bakalım. 'Ben burada rahat huzur içindeyim.' diyorsun. Evet rahat huzur içindesin. 'Kriz yok.' diyorsun. Eyvallah kriz yok. Sarayın mutfağında kriz var mı? Her şey var orada, kriz yok ki. Çünkü cebinden çıkan beş kuruş yok. Elektrik parası, su parası, doğalgaz parası, uçak parası, gemi parası yok. Her şey bedava. Soruyor Emine Hanıma. 'Bizim mutfakta kriz var mı?' Emine Hanım 'Çok şükür yok.' diyor. Kriz yok orada. Kriz nerede Ayşe teyzenin mutfağında. Peki Ayşe teyzeyi kim dinliyor? Biz dinliyoruz. Onlar dinlemiyor."

- "Katar Türkiye'yi çok seviyorsa gelsin Türkiye'de fabrikalar kursun"

Seçimden sonra gelip Keçiören'de bir dairede oturan Erdoğan'ı takdir ettiğini, sarayda oturanı ise takdir etmediğini dile getiren Kılıçdaroğlu, "Sarayda oturduğu andan itibaren Erdoğan artık bildiğimiz Erdoğan değil. Halkın sırtına binen, ağzındaki lokmayı yiyen bir Erdoğan'dır. Harama alışkın bir Erdoğan'dır. O noktaya gelmiştir. Biliyorum bunun için de tazminat davası açacak. İstediğin kadar aç. Ben yediğiniz her haram lokmayı burnunuzdan getirmek için her türlü çabayı göstereceğim." dedi.

Kılıçdaroğlu, sarayda kriz olmadığını saraydan beslenenlerin de krizi yaşamadığını belirterek, şunları ifade etti:

"Kim o sarayda beslenenler? Dolar ile ihale alanlar. Onlarda kriz diye bir sorun yok. Dolar ne kadar çıkarsa onların karı o kadar artıyor. Yol parasını dolara endeksleyenler de var. Onlarda da bir kriz yok. Türk lirası karşısında dolar ne kadar yükselirse o kadar fazla gelirleri var bunların. Bunlarda herhangi bir sorun yok. Kriz vatandaşın mutfağında var. Salı günü demiştim ki sende vicdan, ahlak, onur, haysiyet varsa bu sözleşmeyi iptal edersin, Katar'ın hibe ettiği uçağı da iade edersin. Bir bölümünü yaptın. Şimdi kendisine çok açık ve net olarak söylüyorum. Sende onur ve şeref varsa Katar'ın uçağını aynen iade edersin. Bir ülkeden hibe uçak alıyorsan, o ülkeye gebesin kardeşim sen. Katar Türkiye'yi seviyorsa gelsin üniversite öğrencilerine yurt yapsın. Katar Türkiye'yi çok seviyorsa gelsin Türkiye'de fabrikalar kursun. Hangi gerekçeyle neden sana hibe uçak veriyor. Türkiye'nin onuruyla gururuyla oynamaktır bu."