CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer Meclis Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmasında hükümete şeker fabrikalarını özelleştirmeyin çağrısında bulunarak, “Eskişehir halkı da özelleştirmeye karşı. İşçinin, çiftçinin, esnafın can damarı, milli varlığımız şeker fabrikaların özelleştirmek yerine gerekli yatırımları yaparak daha verimli, daha üretken hâle getirelim. Ulusça hep birlikte zenginleşelim” dedi.

Çakırözer, Eskişehir’de yapılmak istenen kömürlü termik santral fikrinden derhal vazgeçilmesi gerektiğini de söyleyerek, “ Eskişehir'de, Bursa'da, Çanakkale'de, Tekirdağ'da, Artvin'de, Türkiye'nin dört bir yanında zehir soluyacak, kanser yayacak bu santrallere hep birlikte ‘dur’ demeliyiz” dedi.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda söz alan CHP’li Çakırözer, AKP hükümetinin özelleştirme kararı aldığı şeker fabrikalarını ve Eskişehir’de kurulmak istenen kömürlü termik santrali hatırlatarak hem şeker fabrikalarının satılmaması hem de Eskişehir’de yapılmak istenen termik santral fikrinden vazgeçilmesi çağrısında bulundu.

15 YILDA 62 MİLYAR DOLARLIK ULUSAL VARLIĞIMIZI SATTINIZ

Konuşmasında daha önce özelleştirilen kurumları örnek göstererek, ülke ekonomisine etkilerini anlatan Çakırözer, şu ifadeleri kullandı:

“15 yılda 62 milyar dolarlık ulusal varlığımızı sattınız ama ülkenin iki yakası bir araya gelmiyor, borcumuz 3 katına çıktı. Fabrikayı almaya gelen üretmeye gelmiyor, bunu herkes biliyor. Et Balık Kurumunu özelleştirdik, yerinde AVM var. Şimdi ülkemiz et ithaline mahkûm edildi. SEKA, TEKEL, Süt Endüstrisi Kurumu hep yok pahasına elden gitti.  Şimdi gözünüzü şeker fabrikalarına diktiniz. Fabrikalar satılınca ne olacak? Pancar üretimi bitecek, kendi şekerimizi üretemez hâle geleceğiz, yurttaşımız sağlıklı olmayan, doğal olmayan tatlandırıcılarla beslenecek. Sadece bizim çocuklarımız değil, bu büyük hataya ortak olanların çocukları da aynı kaderi paylaşacak. Gelin ülke ekonomisine büyük katkıları olan bu fabrikalarımızın satılmasından vazgeçelim.”

SADECE KAZIM TAŞKENT’İN ÜLKE EKONOMİSİNE KATKISI  500 MİLYON

Eskişehir Kazım Taşkent Şeker Fabrikası’nın hem Eskişehir hem de ülke ekonomisine katkılarını kamuoyu ile paylaşan Çakırözer, “ Eskişehir’de 84 yıldır üreten Kazım Taşkent Şeker Fabrikamız var. Kampanya dönemlerinde orada bine yakın emekçimiz bazen yirmi dört saat aralıksız üretim yapıyor. Ülkemiz için, bizim için. Binlerce pancar çiftçisi oradan geçimini sağlıyor. Tek fabrika Türkiye ekonomisine her yıl 500 milyon lira katkı sağlıyor. Bu sadece Eskişehirimizde böyle değil! Türkiye’nen dört bir yanındaki şeker fabrikalarımız aynı şekildi. Eskişehir şimdilik satış listesinde yok diye rahat olabilir miyiz? Hayır, asla çünkü biliyoruz ki sıra yarın bize de gelecek. İşte o yüzden bu haklı direnişe, bu dayanışmaya Eskiheşirli emekçiler, çiftçiler ve tüm Eskişehir halkı yürekten katılmakta” diye konuştu.

RANTÇILARA DEĞİL ESKİŞEHİR HALKINA KULAK VERİN

Çakırözer Eskişehir’de yapılmak istenen ‘termik santrale hayır mitinginin” OHAL gerekçesiyle kaldırılmak istendiğini de hatırlatarak, OHAL’in bir an önce kaldırılması çağrısında da bulundu.

Enerji yatırımları gerekçe gösterilerek, verimli toprakların yağmalanmak istediğini dile getiren Çakırözer, “Eskişehir halkı olarak termik santrale karşı temiz bir çevre arzumuzu tüm Türkiye'ye duyurmak için geçtiğimiz cumartesi günü bir miting düzenlemek istedik. Aralarında milletvekilleri, belediyeler, her düşünceden partiler, sivil toplum örgütlerinin de bulunduğu tam 114 kuruluş sadece tek bir mesaj haykırmak istedik, ‘Eskişehir kıymetlidir’ diyecektik. Ohal, Afrin operasyonu gerekçe gösterilerek buna izin verilmedi. Temiz bir hava istemenin, bereketli topraklar üzerinde yaşamak istemenin ne alakası var FETÖ'yle, 15 Temmuzla, Afrin'le? Gelin rantçılara kulak vermek yerine, halka kulak verin. Eskişehir'de, Bursa'da, Çanakkale'de, Tekirdağ'da, Artvin'de, Türkiye'nin dört bir yanında zehir soluyacak, kanser yayacak zehir santrallerine hep birlikte dur diyelim.

OHAL’E ARTIK YETER

Çakırözer, “OHAL’de Temiz hava istemeyi bile yasaklayan bir anlayışla karşı karşıyayız. Emekçilerin grev hakkına, sanatçının tiyatrosuna, aşureye, lise pilav gününe bile OHAL yasağı getirildi. Ellerine silah dahi almayan gazeteciler, insan hakları aktivistleri aylardır cezaevlerinde. En son Halkevleri Genel Başkanı Dilşat Aktaş görüşleri nedeniyle gözaltına alındı. Doktorlar, avukatlar, mimar ve mühendisler, tüm meslek örgütleri hedefte; korkutulmak, sindirilmek isteniyor. Türkiye'nin ihtiyacı kutuplaşma, yasaklama, baskı değil, demokrasi, uzlaşı ve hukuk devletidir” dedi.