Günay, ‘’Ocak 2018 Kış Dönemi toplantısını Türkiye açısından iki başarılı girişimin gerçeklemesi olarak tanımlayabiliriz. İlk olarak acil gündem maddesi olarak Filistin konusunun kabulü ve Türkiye’nin büyük donör olarak bütçesini düşürmesi. Öncelikle Türkiye, ABD Başkanı Trump'ın Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak tanıma kararının, AKPM Genel Kurulunda acil gündeme alınmasını talep etti, 20 ülke destek verdi ve ‘acil gündem’ maddesi olarak görüşülmesi kabul edildi. Trump'ın kararının, tüm  insanlığın görevi olarak görülen Kudüs'ün tarihi statüsünü koruma ve nihai barışı  sağlamaya yönelik saldırı olduğunun altı çizildi.’’ Dedi.

TÜRKİYE OLMASA GÜNDEM NE OLACAK BİLMİYORUM

Prof. Dr. Günay AKPM Genel Kurul toplantısı ile alakalı, ‘’Konseyin ilk günkü toplantısında Avrupa Konseyi Genel Sekreteri Jagland Konseyin yıllık çalışmalarını değerlendirdi ve milletvekillerinin sorularını cevaplandırdı. Mr. Jagland’a toplam 12 soru soruldu ve bunun altı tanesi doğrudan Türkiye ile ilgiliydi. Türkiye Avrupa Konsey’inin odak noktası olmaya devam ediyor. Türkiye olmasa gündem ne olacak merak ediyorum.’’ Değerlendirmesinde bulundu.

TÜRKİYE’NİN BÜTÇEYE KATKI ORANINI KISMASI AKPM’yi DÜŞÜNDÜRÜYOR

Türkiye’nin AKPM bütçesine yaptığı önemli katkıyı hatırlatan Prof. Dr. Günay, ‘’Türkiye 1949 yılında İngiltere, Fransa, Almanya, İtalya ve Rusya’nın ardından altı kurucu üyeden biri olarak katıldı. Avrupa Konseyi’nin bütçesine en fazla katkı yapan 6’ncı devlet olarak 12 Mayıs 2015 tarihinde onaylandı ve 1 Ocak 2016 tarihinde de yürürlüğe girdi. Türkiye, yaklaşık 13 milyon euro olan yıllık katkı payını diğer 5 Büyük Donör devlet gibi 33 milyon euro düzeyine çıkarttı. Finansal sorun yaşayan AKPM, Türkiye’nin son iki yılda verdiği ekstra 40 milyon euro sayesinde nefes aldı.

Ancak üst üste gelen anlaşmazlıklar AKPM ile Türkiye arasında gerginlik yarattı. İlk anlaşmazlık Haziran 2017 toplantısında “demokrasi, insan hakları ve hukuk devleti konusunda Avrupa Konseyi üyeliğinden kaynaklanan yükümlülükler yerine getirilmediği” gerekçesiyle Türkiye'yi 2004 öncesinde olduğu gibi tekrar siyasi denetime alma kararı aldı. Ekim 2017 toplantısında ise, her yıl Ekim ayında verilen Vaclav Havel İnsan Hakları Ödülü’nü FETÖ’den tutuklu yargılanan eski YARSAV Başkanına vermesi Türkiye tarafından kabul edilemez olarak beyan edildi.

Türkiye, Avrupa Konseyi’nin 2017 bütçesine yapması gereken 33 milyon euro tutarındaki katkının 20 milyonluk bölümünü ödemeyi askıya aldı ve 1 Ocak 2018 itibariyle uygulamaya koydu.

Mr. Jagland yaptığı konuşmada “Türkiye’nin bütçe kısıtı ani oldu bu nedenle 20 milyon euroluk kesinti Konsey’in faaliyetlerini etkileyecektir.” dedi. Bu kararın Avrupa Konsey’ine etkisi AİHM, AKPM, Avrupa İşkenceyi Önleme Komitesi, Avrupa İnsan Hakları Komiseri gibi kurumların birçok program ve projesi iptal edilmesi olabilir. Türkiye’ye etkisi ise Türkçe simültane çevirinin kalkması olabilir ama Hükümetimiz bu konuda farklı bir çözüm bulabilir.’’ Şeklinde konuştu.

AVRUPA’DA REFAH SİSTEMİ ÇÖKÜYOR, YENİ GELİR SİSTEMİ ÜZERİNDE ÇALIŞILMALI

Günay AKPM Genel Kurulu’nda Avrupalı parlamenterlere de seslendi. İtalya parlamenteri Nunzia Catalfo’nun raportörü olduğu “Temel Vatandaşlık Geliri” konusunda AKPM Genel Kurulu’nda konuşan Günay, Avrupa’nın yüzleşmesi gereken gerçekleri bir bir dile getirdi.

Günay, “Avrupa’da ihtiyaçları ve sosyal hakları göz önünde bulunduran bir refah sistemi kurulmasına rağmen son yıllarda ardı ardına yaşanan ekonomik krizler ve mali dengesizlikler sonucunda bu sistemin sekteye uğradığı, 120 milyon Avrupalı fakirlik ve sosyal dışlanma tehlikesiyle karşı karşıyadır. Bunun 25 milyonu çocuktur. 50 milyon kişi evde hiç çalışan bulunmayan hanelerde yaşamakta, diğer 40 milyon ise günlük ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanmaktadır. 4 milyon kişi evsizdir.’’ Şeklinde konuştu.

AVRUPA EN ÇALKANTILI DÖNEMLERİNDEN BİRİNİ YAŞIYOR

Avrupa’nın içinde bulunduğu çalkantılı durumu dile getiren Prof. Dr. Günay, “Bir çok akademisyen ve uzmana göre Avrupa, ikinci dünya savaşından bu yana en çalkantılı dönemini yaşıyor. Üstelik bu çalkantı yalnızca ekonomi alanıyla sınırlı değil. Avrupa aynı zamanda siyasi, toplumsal ve ahlaki açıdan da çalkantılı bir süreçten geçiyor.’’ dedi.

İLK PROBLEM EKONOMİ

Avrupa’nın ekonomik durumuna değinen Prof. Dr. Günay, ‘’Önümüzde duran ilk sorun ekonomi. 2010’dan bu yana borç krizi Avrupa’da çok yavaş toparlanıyor. Avrupa’da kamu borçlarının gayri safi yurtiçi hasılaya oranına bakıldığında ülkelerin çoğunda hala yüksek bir oran bulunmakta. Bu nedenle kriz öncesi ekonomik refaha ulaşmanın biraz zaman alacağı açıkça ortada. Bu gerçeklik, kamu ve özel kaynakların farklı alanlar ve sorunlar için ayrılması gerektiğine inanan bazı topluluklarda ciddi bir endişe ve huzursuzluk kaynağı yaratıyor.’’ Dedi.

SİYASİ DURUM BAŞKA BİR RİSK

Prof. Dr. Günay konuşmasına, ‘’Konunun ikinci yönü, Avrupa'nın mevcut siyasi durumu. Brexit, aşırı sağın yükselişi ve yabancı düşmanlığı, Avrupa Birliği'ne ve kurumlarına karşı itaatsizlik eğilimi, Avrupa’nın geleceği ile ilgili ciddi endişelere yol açıyor. Bu belirsizlik, ırkçı partilerin yükselişine bir temel oluşturuyor. Bu durum, vatandaşların gelir imkanlarını bu hareketler tarafından kolayca sömürülmeye müsait hale getiriyor. Ayrıca, mültecilerin Avrupa’ya akışı, vatandaşlara temel gelir imkanı sunma girişimlerine karşı bir bahane olarak kullanılabilir.’’ şeklinde devam etti.

“Bu nedenle toplumda fırsat eşitliğini sağlamak için tüm ülkelerin sosyal politikalar anlamında büyük değişiklikler gerçekleştirmesi gerektiğini ve bu değişikliklerin önemli zorlukları da beraberinde getireceğini biliyoruz.’’ dedi.