Usluer’in gündeminde yeni anayasa metni ve Nisan’da yapılması planlanan referandum vardı. CHP milletvekilleri olarak Meclis’te zorlu bir süreç geçirdiklerini anlatan Usluer, “Elbette ki böyle bir sonucun çıkacağını tahmin ediyorduk. Ama yine de son ana kadar milletvekillerinden açıkçası umudu kesmemeye özen gösterdik. Kürsüden evet oyu veren milletvekillerinin vicdanlarına seslendik. AKP’li ve MHP’li vekiller arasında birçok kişi aslında durumdan şikâyetçi. Bizlere kulislerde sıkıntılarından bahsettiler. Yapılmak istenenin kendilerinin de içine sinmediğini anlattılar. Zorla evet oyu verdiklerini, konuşamadıklarını söylediler” dedi.

15 Temmuz darbe anayasası mı diyeceğiz?

Türkiye’de bir anayasa değişikliğine ihtiyaç olduğunu ancak yeni anayasanın daha demokratik, daha özgürlükçü, daha eşitlikçi ve daha barışçıl olması gerektiğini anlatan Usluer, “Bugün ülkenin içinde olduğu terör kıskacından ülkeyi kurtaracak, vatandaşları huzura erdirecek bir anayasa ihtiyaç var. Elbette ki yeni bir anayasa ihtiyaç var. Ama önce seçim yasasını değiştirmek lazım. Türkiye’nin ihtiyacı olan bunlar. Türkiye’de anayasalara baktığımız zaman, bazı anayasaların tarihsel isimleri olduğunu görürüz. 1924 anayasası denildiğinde aklımıza kurucu anayasa geliyor. 1961 anayası denildiğinde aklımıza daha demokratik bir anayasa, özgürlükler geliyor. 1982 anayasası denildiğinde aklımıza hemen darbe anayasası geliyor. Şimdi 2017’de AKP’nin hazırladığı anayasa referandum sonrasındaki süreci düşünecek olursak, nasıl adlandırılacak? 15 Temmuz darbe anayasası mı diyeceğiz? Yoksa diktatörlük manifestosu mu diyeceğiz?” dedi.

Yaratılmak istenen AKP beyin tipi bir başkanlık sistemi

Başkanlık sisteminden ‘Türk tipi’ olarak bahsetmenin doğru olmadığını belirten Usluer, “Başkanlığın Türk tipi, başka tipi olmaz. Yaratılmak istenen AKP beyin tipi bir başkanlık sistemi. Türk tipi olsaydı ecdadımıza, bu ülkenin kurucu değerlerine, istiklal savaşımıza saygısı olurdu. Yaratılmak istenen bu sistem dengesi olmayan, denetimi olmayan, bütün güçlerin kontrolsüz bir şekilde tek bir kişiye verildiği bir sistem. Eğer bu anayasa kabul edilirse, bu yetkileri meleğe versek, melekten şeytan çıkar. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak kimin başkan olacağını tartışmıyoruz. Kim başkan olursa ne oluru tartışmıyoruz. Biz Genel Başkanımızın da, başkan olmasını istemiyoruz. Çünkü dediğim gibi bu anaysa melekten şeytan yapar. Bu anayasa diktatörlük anayasasıdır” ifadelerini kullandı.

Referandum süreci kolay olmayacak

Usluer, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Kamu ile tartışmadan, uzmanların görüşünü almadan, cepten bakkal defteri gibi çıkartılan metin, anayasa metni olamaz. ‘Evet’ oyu veren milletvekilleri tarihe kendilerine ait bir kara notu düştüler. Referandum süreci kolay olmayacak. 3 ay daha gösteri, yürüyüş yasaklaması yaptılar. Nasıl miting olacak? Televizyonlar nasıl kullanılacak? Adaletli dağıtım olacak mı? Aklı ve fikri hür basının konuşmasına kim izin verecek? Kendimize güveneceğiz. Umudumuz var. Umutluyuz. Çünkü umudunu, umudu olan insanlar oluşturur. İnancımız tam. Sandıktan korkmayacağız. Sandığa gideceğiz. Ne kadar yüksek oyla gidersek, Usluer’in gündeminde yeni anayasa metni ve Nisan’da yapılması planlanan referandum vardı. CHP milletvekilleri olarak Meclis’te zorlu bir süreç geçirdiklerini anlatan Usluer, “Elbette ki böyle bir sonucun çıkacağını tahmin ediyorduk. Ama yine de son ana kadar milletvekillerinden açıkçası umudu kesmemeye özen gösterdik. Kürsüden evet oyu veren milletvekillerinin vicdanlarına seslendik. AKP’li ve MHP’li vekiller arasında birçok kişi aslında durumdan şikâyetçi. Bizlere kulislerde sıkıntılarından bahsettiler. Yapılmak istenenin kendilerinin de içine sinmediğini anlattılar. Zorla evet oyu verdiklerini, konuşamadıklarını söylediler” dedi.

Ayşe Kaytan Uçar