Bu haftaki yazımın başalığında ve spot kısmında "Eskişehirspor özüne dönüyor.", "Eskişehirspor gün geçtikçe daha çok özüne dönüyor." şeklinde kullandığım ifadelere hemen açıklık getireyim. Eskişehirspor tarihi başarılarla dolu bir kulüp. Biz de bu kulübe gönül verenler olarak Eskişehirspor'un ne denli büyük bir camia olduğunu biliyoruz. Ayrıca yalnızca bizler değil tüm Türkiye hatta dünya bile Eskişehirspor markasından haberdar. Maalesef bu büyük kulüp, bu dev marka uzun yıllardır çöküş içindeydi.

Çöküş elbette yalnız sahada değildi. Her anlamda kulüp dibe gitti. Lakin ben şu an Eskişehirspor'un durumuna sahadaki futbol açısından bakmak istiyorum. Eskişehirspor tarihinde iç sahada kim olursa olsun rakibine kök söktüren, kazanan bir takım hüviyeti sergiledi. Yine en zorlu deplasmanlarda da Es Es hep kazanmak için oynadı. Fakat çok üzülerek söylüyorum ki bu algı son 7-8 yılda kırılmaya başlamıştı hatta son bir kaç yılda tamamen kırılmış görünüyordu. Eskişehirspor eski günlerini arayan bir hasta adama dönüşmüştü.

İşte bu sezon, küllerimizden doğmayı umduğumuz bu zorlu sezonda Eskişehirspor yeniden özüne dönme emareleri sergilemeye başladı. İlk haftalarda kazansa da oyun olarak biraz donuk olan Es Es son birkaç haftadır sahaya büyük takım kimliği koyuyor. Geçtiğimiz haftalarda da yazmıştım. Bazen sahada oyun ne olursa olsun kazanmak ve 3 puan almak önemli diye. Eskişehirspor bu sezonda tam da bu tarifeyi rakiplerine uyguluyor. Eskişehirspor yıllar sonra büyük takım futbolu oynuyor ve sahada ne olursa olsun 3 puan ile eve dönmeyi başarıyor.

Bu durum son olarak deplasmanda oynanan Kdz. Ereğli maçında tamamen ispatlandı. Rakipler ne yapsa ne etse bizi yenemiyor. Çünkü bizim takımımız her zaman söylediğim gibi bu ligin çok üstünde oyunculardan kurulu. Rakip geliyor kaleye ama gol yapamıyor. Çünkü yetenekli ayakları sınırlı ya da İhsan Turgut Kirveli gibi ligin en iyi kalecilerinden biri gole engel oluyor. Eskişehirspor iyi oynamadığı maçlarda da bölümlerde de gol atıyor. Neden? Çünkü Ercan gibi Sergen gibi çok usta iki forvet ile sahaya çıkıyo. Barış gibi, Erkut gibi Fatih gibi özel yetenekler ile onları besliyor. Yine Sudun gibi bir tecrübe, Kerem gibi bir başkla tecrübe orta alanda yer alıyor. Sol bekte nazar değmesin diyeceğim Hayrettin bir harika. Sağda Kaan olsun Mustafa olsun çok başarılı. Stoperde ise yine Erdin, Kaan ve Mustafa üçlüsü de kim oynarsa oynasın verim veriyor. Bunların sebebi elbette yüksek kadro kalitesi...

Bir de ne olursa olsun Teknik Direktör İbrahim Baş'ın başarısı. Ben sezon başında İbrahim Baş ile ilgili kaygılarım olduğunu yazmıştım. Tecrübeli hoca İbrahim Baş beni yanılttı. Hoca gerçekten oyuna ve lige, bu seviye futbola çok hakim. Bir görüşmemizde kendisine de söylediğim gibi sezon sonu bizi şampiyon yapsın İbrahim Hoca'nın elini öpeceğim ve o pozu vereceğiz inşallah birlikte. Bu da sezonun sonu kutlamalarına renk katan bir an olsun.

Elebette hemen şampiyonluk havasına girmiyorum. Fakat takım günden güne Eskişehirspor'un güçlü ve başarılı kimliğini yeniden kazanma yolunda emin adımlarla ilerliyor. Önümüzdeki hafta sonunda 1926 Polatlı'yı yenerek umuyorum ki bu adımları daha da perçinleriz.

Herkese Eskişehirspor ile dolu, mutlu bir hafta diliyorum. Sevgiler, saygılar...