Eskişehirspor BAL 6. Grup’un 7. haftasını Kırşehir deplasmanında geçirdi. Ben dahil birçok kişinin rahat geçeceğini düşündüğü, Kırşehir Gençlik Hizmetleri maçı Eskişehirspor için beklendiği kadar kolay geçmedi ama Es Es sonuca gitmesini de bildi. Eskişehirspor’un Kırşehir karşısında oynadığı oyun elbette çok tatmin edici değil. Fakat, bu maç özelinde bunu tetikleyen etmenler olduğunu da göz ardı etmemek lazım. Oyun ile ilgili teknik detaylara geçmeden önce Eskişehirspor’un Kırşehir’den 3 puandan daha fazlasını getirdiğini söylemek gerek.

Zaman zaman zorlandığı, sıkıntıya düştüğü bir maçta konsantrasyon kaybı yaşamanın çok kolay olduğu zayıf bir rakibe karşı Eskişehirspor ne olursa olsun kazanmayı bildi. Bu şampiyonluk adayı bir takım için çok önemliydi. Şampiyon olmak için bazen tırnak içinde kötü oynarken de kazanmak gerek. Bir ikincisi Eskişehirspor aldığı 3 puan ile tek başına zirveye yerleşti. Rakiplerinden bir gün önceye sahaya çıkan Es Es 7 maçta puanını 19’a yükseltti. 1926 Polatlı’nın Ankara’da Gölbaşı’na 2-0 kaybetmesiyle Es Es 7. Hafta sonunda zirvede tek başına kaldı. Ayrıca zirve takiplerinden Çilimli Belediye ve Kaynaşlı gibi takımların puan kayıpları da tamamen Es Es’e yaradı. Hal böyle olunca Eskişehirspor’un Kırşehir deplasmanında aldığı 3 puanın önemi ve anlamı iki katına çıktı.

Şimdi gelelim Kırşehir maçıyla ilgili detaylara. Bazı kesimlerden Kırşehir karşısında takımın çok iyi oynamadan kazanmasına ağır tepkiler vardı. Ben bunlara katılmıyorum. Evet takım Kırşehir maçında ziyadesiyle iyi oynadı gibi bir durum yok. Vasat bir oyun vardı ve skora kaliteli ayaklar ile gidebildik. Ayrıca Kırşehir’e pozisyon verdik ve gol yedik. Rakip çok zayıf olunca Eskişehirspor’un oyunu olduğundan da biraz daha kötü göründü. Ben de maç sonrası haber manşetini “Eskişehirspor’da skor iyi oyun kötü” şeklinde attım. Fakat Kırşehir’deki oyunun istenen seviyede olmamasını etkileyen sebepler vardı. Buradan yola çıkıp bu takım genel olarak kötü, bu oyunla bir yere varamayız çıkarımları yapmak çok doğru değil. Eskişehirspor’un eksiklerini, gelişmesi gereken noktalarını sezon başından beri konuşuyoruz. Elbette bu takım muazzam değil ancak; her maçın da kendi içerisinde bir hikayesi var. Biraz da meseleye genelden özele doğru bakmak lazım.

Kırşehir maçında evet takım kötü oynadı. Fakat bu Eskişehirspor kötü bir takım demek değil. Eskişehirspor bu ligin üzerinde bir takım bunu ısrarla söylemeye devam edeceğim. Eskişehirspor’un oyununda bir iki temel problem var. Bu durum zaman zaman Es Es’i zora sokuyor. Bir defa kötü oyun ile takım kötü ayrımını iyi yapmak lazım. Takımın genel kadrosunda bence yetersiz bir nokta yok. Orta sahadaki yaratıcılık meselesi de Erkut ve Fatih’in takıma iyice entegre olmasıyla çözülebilir. Yani takım kötü değil. Eskişehirspor oyun olarak istenen seviyeye gelemediyse ona farklı bir pencereden bakmak lazım.

Kırşehir maçı sonrası en çok tartışılan hususlardan biri de zemin oldu. “Zemin kötü ve bu nedenle Eskişehirspor iyi oynayamadı.” diyenler de tamamen haklı değil, “BAL’da zeminler böyle, ne olursa olsun iyi oynamalısın.” diyenler de tamamen haklı değil. Evet, BAL’da çok iyi stadyumlar iyi zeminler beklemek hayalcilik. Kimse çarşaf gibi sahalarda oynayacağını düşünmüyordur sanırım. Bu ligin tecrübelisi İbrahim Baş ve oyuncular bunu net şekilde biliyor. Yani, zemin çok kötü bu nedenle zorlandık kısmı tam manasıyla doğru değil. Fakat yanlış da değil. Zemin maç özelinde Eskişehirspor’u etkiledi. Ayağa oynamaya ve basmaya çalışan her takım Kaman Stadı’nda zorlanır. Bunu da göz ardı etmemek lazım. Ne zeminin bozukluğu arkasına sığınmak ne de tamamen zeminin kötülüğünü göz ardı etmek aldatıcı sonuç verir. Eskişehirspor’u kötü gösteren unsurlardan biri zemindi. Ama takım bu maçta daha iyi olabilirdi. Sonuç ise bence harikaydı. Eskişehirspor zorlandı gibi görünse de galibiyet net şekilde geldi.

Eskişehirspor’un oyununda eleştirebileceğim noktalardan biri İbrahim Hoca’nın 3’lü orta saha yapısı yerine yine bize çok yaramayan 2’li göbek Sergen gizli 9 gibi bir sisteme dönmesi. Bu varyasyon Eskişehirspor’a baskı kurması gereken oyunlarda yardımcı olmuyor. Ben sonuna kadar bir 6 iki 8 ya da 6-8-10’dan oluşan üçlü orta sahayı savunmaya devam edeceğim. Bu arada Sergen nerede oynarsa oynasın muazzam performans veriyor. Eskişehirspor’un şu ana kadar ki kurtarıcısı oldu. Harika bir oyuncu. Bunu da söylemeden geçemeyeceğim.

Eskişehirspor’un oyununda bir diğer eksik ise saha içinde formasyon değiştirmekte ve farklı varyasyonlara gitmekte sorun yaşaması. Aslında saha içinde farklı bölgelere geçecek isimlere sahip olmamıza rağmen muhafazakar bir oyun oynuyor. Özellikle Kırşehir gibi zayıf rakiplere karşı hücum tarafında varyasyonlar artırılabilir. Bunun iyi bir örneğini Gölbaşı maçında görmüştük. İbrahim Baş hoca deplasmanlarda daha muhafazakar oynamayı tercih ediyor. Bizi zorlayan ve oyunu zayıf gösteren durumlardan biri de bu. Ancak lafın sonuna gelirsek ben Eskişehirspor’un oyununun giderek oturduğunu düşünüyorum. Dominasyon ve tempo eksikliği de giderek azalırsa yine söylüyorum Eskişehirspor bu ligin doğal şampiyonluk adayıdır ve bu ligin üzerinde bir takımdır. Bunu Sincan maçı öncesinde söylemiştim. İnşallah sezon sonunda da şampiyonluk sonrasında üzerine basa basa tekrarlayacağım.

Namağlup lider olduğumuz bir hafta sonu geride kaldı. Bu hafta Eskişehirspor taraftarının yüzü epey zaman sonra gülüyor. Lideriz ve rakipsiz görünüyoruz. Biz elbette eksikleri yazmak, eleştirmek zorundayız ama olumu eleştirileri de unutmayalım. Takımda ve şehirde hava iyi. Kazanmaya devam ediyoruz, futbolcular paralarını alıyor ve şampiyonluğa doğru yürüyoruz. Bu sinerjiyi bozmadan, üstüne koya koya şampiyon olacağımıza inancım tam. Yaşasın büyük Eskişehirspor!

Herkese Eskişehirspor ile dolu bir hafta diliyorum. Saygılar, sevgiler…