Eskişehirspor camiası TFF 3. Lig’de normal sezon maçlarının tamamlanması ardından matematiksel olarak küme düştüğümüzü kabullenmişti. Bu zaten en doğal durum diyebilirim. Fakat yönetimin “küme düşmenin kaldırılması” için önemli bir lobi faaliyetine başlaması ve TFF ile ciddi görüşmeler gerçekleştirmesi ortaya yeni bir beklentinin çıkmasına sebep olmuştu. Birçoğumuz deprem felaketi, alt liglerde statü değişikliği durumu ve birçok kulüp başkanının güçlü lobi faaliyetleri gibi adımlar atılması sonrasında küme düşmenin kalkacağı beklentisine girdik. Bunu da samimi şekilde itiraf etmek lazım. Eskişehirspor yönetiminin açıklamalarına dayanarak söylüyorum, yönetim küme düşmenin kaldırılması için elimizden ne geliyorsa yaptık ama olmadı minvalinde konuştu. Demek ki TFF bu sezon küme düşmenin kaldırılmasına baştan beri sıcak bakmıyormuş. Ayrıca genel olarak eli kuvvetli kulüplerin de bu duruma sıcak bakmadığı ortaya çıkmış oldu. Şimdi bu bürokratik denebilecek durumları kenara bırakma vakti geldi de geçiyor. Karar çıkmadan önce tarafımıza bir umut doğmuştu fakat umutlar gerçek olmadı. Şimdi kendi yolumuza bakmamız ve Eskişehirspor’un geleceğini kurtarma çalışmalarına tam gaz devam etmemiz lazım.

Kamuoyundaki gelişmelerden yola çıkarak Eskişehirspor’un yol haritası üzerine ben de iki kelam etmek istiyorum. Aynı zamanda, yine kamuoyundaki tepkilere ve rabarbaya dayanarak bazı sitemlerde de bulunmak istiyorum. Eskişehirspor için ne iyi olur ne kötüdür kendi gözümden siz değerli okurlara aktarmaya çalışacağım. 

Öncelikle mevcut Eskişehirspor yönetiminden konuya girmek de fayda var. Yönetim göreve geldiği günden bu yana benim bir söylemim ve fikrim var. Bu bugün de değişmedi. Çünkü değişmesi için hiçbir neden ortada yok. Evet, Eskişehirspor yönetimi sportif olarak başarılı olamadı, dediklerini yapamadı. Bunu zaten mevcut yönetim de kabul ediyor. Ben sezon bitiminde yazdığım yazımda da Eskişehirspor yönetiminin taraftara özür borcu var diye dile getirmiştim. Gerekli özürler hem de birkaç kez dile getirildi. Bu sembolik de olsa Eskişehirspor yönetimi ile taraftarın arasının açılmaması adına önemli bir hamleydi. Gelelim benim mevcut yönetim için arkasında durmaktan hiç çekinmediğim söylemime. Hep şunu dedim; “Eskişehirspor’a farklı bir yönetim talip oldu da Erkan Koca yönetimi o seçimden oy farkıyla mı birinci çıktı?”, “Eskişehirspor’u kayyuma gitmekten kurtaran yönetimi hunharca eleştirmeye gerek yok, denediler olmadı.”, “Elbette siyasi bağlantıları güçlü olan yönetimin daha başarılı işler yapması bekleniyordu; ama istenen bir türlü olmadı. Bu nedenle bütün suçu ateşten gömleği üzerine giyen yönetime atmak ne kadar mantıklı?”. Bu söylemlerimin hala arkasındayım. İsteyen beni yönetimci olmakla suçlayabilir. Benim kimseyle dirsek teması bir ilişkim yok, isteyen araştırır. Yönetime neden bir destek veriyorum. Çünkü bu yönetim Eskişehirspor’u aldığında kimse çıkıp da ben de yönetime talibim demedi. Yine bugün de tüm çağrılara rağmen kimse Eskişehirspor yönetimine talip olmuyor. Kimse Eskişehirspor’a sahip çıkmıyor. Çeşitli siyasi ve kişisel çatışmalar üzerinden yaratılan bence bahaneler, Eskişehirspor fanatiğiyim ve cebimde param var diyen kişilerin yönetime dahil olmaktan uzak duruş şekli olmuş durumda. Daha açık bir ifade ile herkes konuşuyor ama icraat yok. Bu tarz durumlara maalesef çöken yapılarda, şirketlerde ve futbol kulübü gibi yapılarda sıkça rastlamak mümkün. Kimse bir şey yapmaz, ama ağzı olan konuşur. Ben istiyorum ki gücü olan herkes konuşmak yerine Eskişehirspor’u kurtarma çalışmalarına destek olmalı. Bu yönetimden memnun olmayanlar keşke aday olsalardı da kurtuluş reçetelerinin sayısı artsaydı. Ya da sosyal medyadan oradan buradan konuşmak yerine susmayı seçselerdi. Ben buradan Eskişehirspor’a bir başarı kazandırmayan ama sanki Eskişehirspor’u çok iyi yerlere taşımışlar gibi bugün önüne gelene bomboş eleştiriler yöneltenlere en ağır sitemlerimi iletmek istiyorum.

Eskişehirspor mevcut yönetiminin yola devam kararını destekliyorum. Çünkü elimizde alternatif bir seçenek yok. Olsaydı arada muhakeme yapabilir ve ona göre bir görüş ortaya koyardım. Kulübü kayyuma devretmeye sıcak bakan, yeni bir Eskişehir futbol kulübü yaratmak isteyenlere de karşı olduğumu net şekilde söyleyebilirim. Eskişehirspor tektir ve ben hayatım boyunca şu anki, gerçek Eskişehirspor’u destekleyeceğim. Kulübün borçları ile tarihe gömülüp sıfırdan bir takım yaratılması profesyonel olarak makul görünse de futbol sadece futbol değildir. Ben amatör ve romantik tarafımı kaybedenlerden olmayacağım. Eskişehirspor davasını sonuna kadar savunacağım. İsteyen istediği yere gidebilir! Yeter ki kurtuluş yolunda çaba sarf edenlere ayak bağı olmasınlar.

Eskişehirspor yönetiminin sportif ve finansal olarak arması gereken hamleler ise bu tartışmalara göre nispeten daha kolay. Başta Bölgesel Amatör Ligi bilen bir sportif direktör ve teknik direktör takıma katılmalı. Zaten yönetim de bu arayışlarda olduklarını net bir şekilde açıkladı. İkinci olarak ligi bilen genç ve yetenekli futbolcular takıma katılmalı. Eldeki kadrodan bu ligde faydalı olacağı düşünülen oyuncular tutulmalı. Bence birçok isimle yollar ayrılmalı. Yönetimin kadroyu elde tutmak istiyoruz düşüncesine ben şahsi olarak katılmıyorum. Ligi bilen tecrübeli ve genç oyuncular ile anlaşılmalı. Bunun için bütçe yaratmak ilk işlerden biri olmalı. Ayrıca SGK primleri ve vergi borçlarında indirim alınabilmesi için, yapılandırma süresi bitmeden 20 milyon bulmak da yönetimin öncelikli işlerinden biri olmalı. Transferler konusunda Anadolu Üniversitesi Spor Kulübü’nden görüş alınabilir. Fiilen yardım da alınabilir, sonuçta bu şehrin iki kardeş takımı birbirine yardım etmeyecek de kime edecek! Tüm bunlar yapılabilirse Eskişehirspor önümüzdeki sezon yeniden profesyonel liglere dönebilir. Tabii ki bugünden ne olacağını kestirmek zor, futbol sahada oynanıyor ama doğru adımları atmak önemli.

Siyaset ile futbolun artık sarmaş dolaş olduğu düzlemde, Eskişehirspor’a siyasetçilerin de ciddi şekilde yardım etmesi gerekiyor. Eski bakan, yeni vekil Sayın Fatih Dönmez’in kulübe ciddi sponsorluk anlaşmaları “ayarlayacağı” yönetimden gelen bilgiler arasında. Bunu kameralar önünde dile getiren Erkan Koca’nın kendisi. Umut ediyorum ki Sayın Fatih Dönmez verdiği sözleri tutacaktır. Ayrıca Fatih Dönmez’in stadyumun Es Es’e devri ve orada bir iş-yaşam merkezi kurma sözü olduğunu da unutturmayayım. Ben, gelecek sezonda Eskişehir Yeni Atatürk Stadyumu’nda maçların oynanmasına olumlu bakmıyorum. Çünkü stadın masrafı çok ve ciddi anlamda ulaşım sorunu olan bir yer. Ayrıca rakip takımlar böyle bir stadyumda oynayınca çok daha motive oluyorlar. Hangi BAL takımının böyle bir stadyumu var? Fakat tüm bunlara rağmen eğer stadyum Eskişehirspor’a gelir getirecek ve bir yaşam alanı olacaksa Yeni Atatürk’te oynayalım hiç sorun değil.

Cumhuriyet Halk Partisi milletvekilleri veyahut il yönetimindeki unsurların Eskişehirspor’a destekle ilgili bir açıklamaları olmadığı için onları siyaset-Eskişehirspor ilişkisi konusunda pas geçiyorum. Kusura bakmasınlar ama bu takıma destek olmalarını hepimiz beklerdik açıkçası. Odunpazarı Belediye Başkanı Sayın Kazım Kurt’un Eskişehirsporlu olduğundan ve takımın iyiliğini istediğinden ise şüphem yok. Fakat onun da söylemlerinden dolayı taraftar ile ciddi şekilde arasının açıldığı gerçeğini göz ardı etmek mümkün değil. O tartışmada da kimin haklı olduğunu daha önce yazmıştım.

İYİ Parti Milletvekili Sayın Nebi Hatipoğlu ise verdiği sözleri tutacak mı bizlere zaman gösterecek. Birilerine “Ben siyasetçi değilim, iş insanıyım. Verdiğim sözleri elbet tutacağım.” diye yazdırmak yerine Sayın Hatipoğlu’nun yönetime bunları iletmesini ve kısa vadede destek olmasını beklerdim. Uzun vadeli, Eskişehirspor’a faydalı olacak projelere elbette herkes destek verecektir. Ancak “Eskişehirspor’a pıt pıt lig atlatacağım. Süper Lig’e çıkaracağım. Bundan kimsenin şüphesi olmasın.” ve “Eskişehirspor’a kimse sahip çıkmazsa gerekirse cebimden verir, yine destek olurum.” gibi açıklamaları olan birisi için uzun vadeli destek projeleri biraz sanki sönük kaldı. Nebi Hatipoğlu verdiği sözleri tutacaksa öncelikle kısa vadede somut bir katkı vermeli. Yoksa laf söylemek kolay. Bu yönetimden memnun değilse veya siyasi olarak uyuşmuyorsa da aday çıkarmalıydı. Erkan Koca’nın açıklamalarına göre Sayın Hatipoğlu kısa vadede hiçbir seçeneğe sıcak bakmamış. Seçim öncesinde verilen sözler tutulmayacaksa, samimiyet nerede kalıyor. Bunu Sayın Hatipoğlu nezdinde tüm siyasilere söylüyorum. Eğer verdiği sözü tutmayanlar olursa onlara da en ağır eleştirileri açıklıkla yönelteceğimden şüpheniz olmasın.

Milliyetçi Hareket Partisi cephesi Eskişehir’den vekil çıkaramadı. Ancak Sayın Bülent Maşaoğlu Eskişehirspor için elinden ne geliyorsa yapacağını, her fırsatta söylüyor. Bence Sayın Maşaoğlu ve MHP ekibi de bu kurtuluş sürecine bir şekilde dahil edilmeli, davet edilmeli. Sonuçta iktidarın en güçlü ortaklarından olan bir partinin elbette belli bir desteği olacağını düşünüyorum. Yine AKP’nin yerelde güçlü isimi Sayın Zihni Çalışkan gibi Eskişehirspor’a sevdalı olduğunu söyleyen siyasilerin de sürece dahil edilmesi ve sevdasına hizmet etmesi sağlanmalı. Her zaman söylediğim gibi siyasi çatışmaları kenara bırakarak siyasi figüründen iş insanına, taraftardan yöneticisine Eskişehirspor’un tüm unsurları aynı masaya oturursa bizim için kurtuluş mümkün. Ayrıca bu birleşime yapılan ciddi ve güçlü bir davet de kimlerin sözlerinde gerçekten samimi olduğunu kamuoyuna gösterecektir. 

Söylemekten yorulmayacağım bir cümle ile şimdilik olaya nokta koymak istiyorum. Eskişehirspor’un bütün unsurlarının birleşmesi ve bir olması lazım. Maddi manevi ve samimi destek lazım. İsimler, görüşler, onlar bunlar kenara bırakılmalı. Şimdi değilse ne zaman ? Ne zaman bir olmayı başaracağız! Eskişehirspor için ne gerekiyorsa birlikte yapmalı ve bu kara günleri atlatmalıyız. Başka çare yok! Başka Eskişehirspor yok! Eskişehirspor, ben Eskişehirsporluyum diyen herkesin takımıdır!