Cumhuriyet yazarlarından Emre Kongar ve Zülal Kalkandelen ile Devrimi yaşamak konulu söyleşide bir araya geliyoruz. Birlikte yazdıkları Devrimin ve karşı devrimin yüzyılı kitapları hakkında konuşuyoruz.


-    Sayın Emre Kongar; Cumhuriyetimizin 100.yılına doğru adım adım yaklaşıyoruz. Siz Zülal Hanım ile birlikte bir kitap yazdınız. Birinci bölümde “ Savaş, Devrim ve Tepkiler” alt başlığı okuyucular ile buluştu. Okuyucularımıza karşı devrimin yüzyılını bize kısaca anlatır mısınız?
-    Anadolu Devriminin yüz yıllık tarihine ilişkin temel bir başvuru kaynağı olması beklenen  Eserin yayımlanan bu ilk cildinde Savaş, Devrim ve Tepkiler alt başlıklı ilk cildinde; Mustafa Kemal Atatürk’ün “Bağımsızlık Savaşı Yolculuğunun başlangıç tarihi olan 19 Mayıs 1919’da başlayıp “Savaş”, “Devrim” atılımları ve “Tepkilerle ilk “Askeri Karşı Devrim Darbesi” olan 12 Mart 1971’e kadarki yaşananlar aktarılıyor. 
-    Devrim’in ve karşı devrimin yüz yılı başlıklı kitabınızın devamı olacak mı?
-    Evet, iki cilt daha olacak, toplamda üç cilt haline gelecek. İkinci ciltte dışarıdaki emperyalistlerle içerideki sağcı-gerici politikacıların işbirliğiyle gerçekleştirilen 12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980 dönüm noktalarıyla yaşadığımız Karşı Devrim Darbelerin bunların yıkıcı etkilerinin içlerindeki dinamikler açısından irdelendiği olayları yeniden okuyacağız. Yani şöyle kısaca tekrar ediyorum; 
-    Birinci cildimizin ismi ‘Savaş, Devrim ve Tepkiler 1919-1971.’ 
-    İkinci cildin ismi, ‘Karşı Devrim Filizleri ve Darbeleri 1971-2002.’ 
-    Üçüncü cildin ismi ise ‘Karşı Devrim Yanılsaması.’ 3 Kasım 2002’de başlıyor. 
-    Sayın Emre Kongar kitaplarınız kronoloji çalışması yoksa geniş kapsamlı Cumhuriyetimizin 100.yılını anlatan kitap serişimi olacak?
-    Daha çok kronoloji çalışması olacak ve okuyucuların sıkılmadan ilgiyle okuyabilecekleri temel başvuru kitabı olacağını düşünüyorum.
-    Cumhuriyet Devrimlerinin sürdürebilir ve kalıcı olması için biz geçmişte ne gibi hatalar yaptık?
-         Mustafa Kemal Atatürk’ün eylemsel ve düşünsel önderliğinde kurulan Cumhuriyet devrimleri gerçek anlamda bir halk devrimidir, çünkü halk ittifakıyla gerçeklemiştir. Anadolu halkı Atatürk’e güvenmiş ve tereddütsüz onunla yola çıkmış, zorlu bir mücadelenin ardından Türkiye Cumhuriyeti Devletini kurulmuştur. Cumhuriyetin amacı 20. yüzyıla kadar bağımsız yaşamış bir halkı, tarihi kimliğini koruyarak çağdaş dünyanın bir üyesi yapmaktı. Bu amaç yaşlı, genç, İstanbullu, Anadolu ve kökeni ne olursa olsun, bunu kendi iradesiyle kabul eden iyi niyetli ve namuslu insanlarının çabaları ile gerçekleştirdi. Geçmiş yıllarda seçilmiş hükümetler her seçim öncesi oy alabilmek için  Atatürkçülüğün iki temel taşı olan laiklik ve eğitim birliği ilkelerinden ödün vere vere bugünlere geldik. 
-        Neden karşı devrim yanılsaması?
-      Mustafa Kemal Atatürk’ün tarafsızlığından ve demokrasiden bahseden Kongar, “Mesela Atatürk’le ilgili… 1919 ve 1923 savaş ve devrim. 1923 ve 1930 cumhuriyet. 1930 ve 1938 yeni atılımlar. Devrim ve karşı devrim olarak baktığınız zaman karşı devrim tarihlerini de görmek durumundasınız. Niçin 1930? 1930’da çok önemli bir şey oldu. Atatürk, Serbest Cumhuriyet Fırkası’nı kurduruyor. Serbest Cumhuriyet Fırkası üzerinden tekrar tarikatlar yükselince Fethi Okyar ve arkadaşları, partiyi bırakıp gidiyorlar. Parti kapatılmıyor, bırakıp gidiyorlar. Mustafa Kemal de, ‘Madem bunlar çıktı ben de cumhur reisliğinden istifa ederim’ diyor. Bakın tarafsızlık o zamanlarda adamın kafasında. Yani Mustafa Kemal Atatürk, cumhur reisliğinden istifa eder, halk partisinin başına geçip sahaya inerim ve bunlarla mücadele ederim diyor. Ve Atatürk devrimleri 1930’dan sonra başlıyor. Buna hiç dikkat edilmez. 1919-1923 savaş ve devrim, cumhuriyet. 1923-1930 cumhuriyetin temellerini atıyor ve o temeller üzerinden çok partili düzeni kurmaya yöneldiği zaman bakıyor ki mümkün değil, temeller atılamıyor. Demokrasi öyle gökten zembille falan inmiyor. Demokrasi sınıfsal bir şeydir. Önce sermaye sınıfı, toprak ağalarına karşı gelişecek. Sermaye sınıfının gelişmesiyle işçi sınıfı ortaya çıkacak, emekçiler güçlenecek ve demokrasi kurulacak. Dünyanın hiçbir yerinde sermaye demokrasiyi kurmamıştır. Dünyanın her yerinde demokrasi, emekçilerin başkaldırmasıyla gelişmiş ve kurulmuştur.

20230204_173108