Haber : Aslı Karkazan

Türkiye, son zamanların en büyük felaketini yaşıyor. 6 Şubat’ta merkez üssü Kahramanmaraş olan 7.7 ve 7.6’lık iki büyük deprem 10 ilde korkunç bir yıkıma yol açtı, gerideyse hayatını kaybeden on binlerce vatandaş, yüz binlerce yaralı ve hala devam eden acılı bir bekleyiş, tükenmeye yaklaşmış umutlar kaldı. Depremin üzerinden geçen 5 günün ardından arama kurtarma seferberliği her noktada hala büyük bir titizlik ve gayretle sürdürülüyor; vatandaşlarımızın gözü kulağı enkaz altından gelecek “mucize” haberlerinde.

Eskişehir Jeoloji Mühendisleri Odası Başkanı Prof. Dr. Can Ayday’la yaşanan deprem felaketini konuştuk, hem düşüncelerini hem de uzman görüşlerini Eskişehir Haber 26’ya aktardı.

Öncelikle birçok yer bilimci ve alanında uzman kişiler tarafından uzun zamandır öngörülen, sıklıkla dile getirilen ve hatta noktasına kadar konum verilen bir uyarıydı bu. Sizin bu konu hakkındaki görüşleriniz ne yönde? Gerçekten de yapılan çağrıların dikkate alınmadığını düşünüyor musunuz? 

Aslında sadece Kahramanmaraş demek doğru olmaz, bu bir Güneydoğu Anadolu Depremi; 10 ili ve yaklaşık 13 buçuk milyon insanı etkiledi. Bu birçok meslektaşım tarafından yıllar önce söylendi ki zaten bunun olacağı da biliniyordu. Özellikle 2020’deki 6.8 büyüklüğündeki Elazığ depreminden sonra açığa çıkan enerji Kahramanmaraş tarafına doğru tetiklenmeye yol açtı. Orada büyük bir enerji birikmesi olduğundan ısrarla bahsettiler, “Kahramanmaraş tarafına dikkat edilmesi lazım” dediler fakat dinlenilmedi. Ben buradaki en büyük suçu sorumlularda buluyorum. Yalnız o bölgelerde değil 81 vilayette birden depremden sorumlu olan kim varsa, valiler, büyükşehir belediye başkanları, belediyeler, çevre ve şehircilik il müdürlükleri, afet müdürlükleri; sorumlular bunlardır. Bu kişilerin kesinlikle sorgulanması lazım. Yıllardır Kahramanmaraş’ta, Hatay’da, Adıyaman’da deprem olacağı biliniyordu ve söyleniyordu, o yüzden sormak lazım: “sorumluluklarınızı niye yerine getirmediniz?”

Tabii ki depremin dakikası saniyesine bilinemez, şu gün şu olacak gibi. Ama nerede, hangi bölgede olacağı bilinebilir ki zaten biliniyordu da dediğim gibi, ancak hiçbir önlem alınmadı.

Aslında bu zamana kadar hala Türkiye’nin tarihinde yer etmiş belli başlı depremleri konuşuyorduk, örneğin yakın dönemdeki Elazığ ve İzmir gibi. Ancak son yaşananlar hiçbirimizin öngöremeyeceği bir boyutta gelişti. Sizce halkımızdaki deprem bilinci ne şekilde değişmişti, bütün bunlara hazırlıklı mıydık?

Kesinlikle hazırlıklı değildik. Burada hazırlıksız yakalanmamızın en büyük sebebi de bahsettiğimiz “deprem bilinci”. Deprem bilincimiz olsaydı eğer okullarda deprem konusunda dersler verilirdi, vatandaşlara anlatılırdı, bu farkındalık oluşturulurdu. Halkımız da yaşadığı yerde bir deprem olacağının bilincinde olarak sorumlulardan önlem alınmasını isterdi. O yüzden deprem bilincinin geliştirilmediğini düşünüyorum. 

Biz jeoloji mühendisleri olarak yıllardır gittiğimiz her yerde önlem alınması gerektiğini söylüyoruz ancak maalesef hiçbiri olmadı.

Bir de bazı kesimler tarafından çokça gündeme getirilen bir söylem var ki o da: “HAARP”. (Yüksek Frekanslı Aktif Aurorasal Araştırma Programı adıyla bilinen/High Frequency Active Auroral Research Program) Bu noktadaki uzman görüşünüzle herhangi dış bir kaynaktan yollanacak elektromanyetik dalgalar sonucu suni bir depremin ortaya çıkma olasılığı ya da gerçeklik payı var mı?

Mümkün değil böyle bir şey. Bu bütün depremlerde hemen ortaya çıkıyor ama tamamen bilgi kirliliğinden ibaret, elektromanyetik dalgaların iyonosfere gönderilip oradan ayna gibi yere yansıtılıp burada bir deprem yaratma falan gibi bir şey söz konusu olamaz.

Haklı olarak herkes şu an yaşadığı bölge için endişeli ve herkesin aklı olası bir “Marmara Depremi” felaketinde. Bu senaryoya ne kadar yakınız, özellikle Eskişehir için konuşmak gerekirse?

Eskişehir için de yıllardır konuşuyoruz biz. 2002 yılından beri burada depremle ilgili çalışmalar yürütüyoruz ve şunu söyleyeyim ki Eskişehir’de deprem olma olasılığı var. Buradaki sorumlulara da yıllardır bunu söylüyoruz, Eskişehir’in zaten kendine has adı olan bir “Eskişehir Fayı” var ve bu fay boyunda olacak bir deprem kesinlikle var. Bunun yanı sıra Eskişehir Kuzey Anadolu Fayı’na çok yakın; ek olarak güneyde Gediz Fayı’na da çok yakın. Yani hem kendi fayıyla hem de dört bir yandan aktif faylarla çevrilmiş durumda. Buradan buna çok dikkat edilmesi gerektiğini bir kez daha yineleyeyim; ne yazık ki pek dikkate alınmıyor. 

Hep söylediğim bir şey var, “sorumluların kulakları var duymuyor, gözleri var görmüyor.”

Son olarak tabii ki böylesine bir yıkımı atlatmak hiç kolay olmayacak ve yaraları sarmak çok uzun zaman alacak. İnsanlarımız artık her zamankinden daha da fazla kendini hissettiren bir deprem gerçeğiyle yaşamak zorunda. Bundan sonrası için en çok nelere dikkat etmemiz lazım, artık hangi uyarılar en hayati?

Bilime inanalım ve bilime güvenelim, benim söyleyeceğim tek şey bu. Bir de tabii sorumluların görevlerini yapması ve yapılacak binaların “ötekilerden daha iyi” değil; “yüzde yüz kontrollü” yapılması. Eğer bütün bunlar olursa bir daha böyle bir afeti yaşamayız. Hepimiz gerçekten çok üzgünüz, 10 ilde hayatını kaybeden bütün vatandaşlarımız için yakınlarına başsağlığı, yaralılara da acil şifalar ve geçmiş olsun diliyorum.