Mersin, tarihi geçmişi ve eski adlarıyla dikkat çeken Akdeniz'in eşsiz şehirlerinden biridir. Özellikle Kizzuvatna adıyla bilinen en eski dönemler, Hititler zamanında Kue olarak adlandırılmış, klasik çağda ise Kilikya olarak bilinen bu bölge, arkeolojik kazılar sayesinde Cilalı Taş Devri ve Bakır Çağı'na kadar uzandığı bilinmektedir.

Tarihî araştırmaların göz bebeği olan Gözlükule Höyüğü ve Yumuktepe, Mersin'in zengin geçmişini gözler önüne serer. Gözlükule, İslam uygarlıklarından Yeni Taş Çağı'na kadar 33 farklı katmanıyla dikkat çekerken, bunun bölgenin tarihi önemini vurguladığı aşikârdır.

Mersin, MÖ 6. yüzyıla kadar Hurri, Luvi, Kizzuvatna gibi yerel krallıkların egemenliği altında bulunmuştur. Bu dönemlerde Hitit, Asur ve Babil krallıklarının etkisi altında kalan Mersin, bu krallıkların tarihi ile şekillenmiştir.

Antik Yunan döneminde 'Zephyrion' adıyla anılan Mersin, bu dönemde bir ticaret merkeziydi. Para bastırma işlemlerinin yoğun olduğu bu dönemler, Mersin tarihine önemli bir sayfa açmıştır.

Roma İmparatoru Hadrianus zamanında 'Hadrianopolis' adıyla anılan ve Roma eyaleti parçası haline gelen Mersin, bu dönemde önemli bir yerleşim yeri haline gelmiştir.

Klasik dönemde 'Klikya' olarak anılan Mersin, tarihsel dönemler boyunca önemli bir yerleşim alanı olmuştur. I. Dünya Savaşı sırasında İtilaf Devletlerince işgal edilen Mersin, Milli Mücadele sonucunda 3 Ocak 1922'de Türk egemenliğine geçti. Daha sonra 1924'te "Mersin" adıyla vilayet statüsü kazanarak, 1933'te Silifke merkezli İçel vilayetiyle birleşerek "İçel" adını aldı. Ancak 2002'de ilin adı "Mersin" olarak değiştirildi. Bu süreçler, Mersin'in tarihi boyunca geçirdiği önemli dönüşümleri göstermektedir.