Çakırözer, Meclis’te OHAL’in kaldırılması çağrısında da bulunarak, “Gelin her geçen gün daha çok mağduriyet yaratan OHAL'i derhal kaldıralım, tam demokrasinin, hukuk devletinin yolunu hep birlikte açalım” dedi. Çakırözer, tutuklu milletvekilli Enis Berberoğlu ile tutuklu gazeteciler için özgürlük çağrısında da bulundu.

CHP’li Çakırözer Meclis Genel Kurulu 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin görüşmeleri sırasında söz alarak, hükümete hem OHAL’in bir an önce kaldırılması çağrısında bulundu, hem de KHK’da yer alan bazı maddelerin yeniden düzenlenmesini istedi.

BÖYLE YASA YAPILMAZ

696 Sayılı KHK’da yer alan maddeleri sıralayan Çakırözer, “Bakın 696 sayılı KHK tam 137 madde. Taşeron düzenlemesi, tutuklu ve hükümlülere tek tip kıyafet zorunluluğu, Gemlik ilçemizin taşınması meselesi, Savunma Sanayii'nin Cumhurbaşkanına bağlanması ve çok tartışılan suç işleyen sivillere yargı muafiyeti düzenlemesi ve daha onlarca madde bu KHK’da yer alıyor. Bizler burada 10’ar dakika görüşerek yasama faaliyeti yapmış oluyoruz. Yasama faaliyeti böyle olmaz, olmamalı. Bu maddelerin her birinin ilgili ihtisas komisyonlarında ve Genel Kurulda ayrıntılı tartışılması, ilgili taraflarıyla görüşülmesi gerekir. Böyle yaparak, Meclisimizin bypass ederek, 80 milyon Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı hep birlikte kaybediyoruz” diye konuştu.

TÜM TAŞERONLAR KADROYA ALINMALI

696 sayılı KHK’da yer alan taşeron düzenlemesinin yüzbinlerce emekçiyi yakından ilgilendiren hayati bir konu olduğuna vurgu yapan Çakırözer, “Taşeron düzenlemesi çok yetersiz ve çok eksik. CHP olarak yıllardır diyoruz: ‘Taşeron düzenlemesini getirin Meclise bir saatte hep birlikte çıkaralım’ diyoruz. Bu düzenlemeyi Mecliste konuşarak çıkarsak bu kadar adaletsiz bir düzenleme olmaz, on binlerce emekçimizi kapsam dışı bırakan bu düzenleme çıkmazdı. Hâlâ vaktimiz var, bu görüşme bir fırsat, gelin, tüm taşeron emekçilerimizi ayrımcılık yapmadan eşit biçimde kadrolu, güvenceli işçilerimiz hâline getirelim” dedi.

ETİ MADEN, ŞEKER VE DEMİR YOLU İŞÇİLERİNİN HAKKINI İSTEDİ

Çakırözer Şeker fabrikalarında, ETİ Madende ve diğer KİT’lerde çalışan taşeron işçilerin de kadroya alınması çağrısında bulunarak, “Bu düzenleme ile on binlerce taşeron emekçimiz kapsam dışı bırakılıyor. Geçici şeker işçilerimiz, taşeron çalışan demiryolcular, belediye işçileri, ÇAYKUR, Eti Maden, PTT, TİGEM, Makine Kimya emekçileri? Onların alın teri kadro verdiklerinizden daha mı değersiz? Koşulsuz, sınavsız, tam güvenceli kadrolar hangi kamu kuruluşunda çalışırsa çalışsın tüm taşeron emekçilerimizin analarının ak sütü kadar hakkıdır” dedi.

BU MADDE SİVİL ÇETELERİN ÖNÜNÜ AÇAR

KHK’da yer alan ve pek çok kesim tarafından tepki gösterilen ‘sivillere yargı muafiyeti’ getiren 121. Maddenin de tekrar gözden geçirilmesini isteyen Çakırözer, “Bu madde son derece sakıncalı bin madde. ‘Terör eylemleri ve bunların devamı niteliğindeki eylemler’ ifadesi son derece belirsiz, her yana çekilebilecek bir ifadedir. Böyle belirsizlik içinde yasa olmaz. Böylesine belirsizlik taşıyan bir yasayla suç işleyen sivillere cezasızlık getirilmekte, âdeta suç işlemeye teşvik edilmektedirler. Bu maddeye göre, Türkiye'de kimin, hangi eylemi, darbenin devamı ya da terör eylemi olarak göreceği belli değildir. Bu düzenleme bu haliyle Anayasa ve hukuk devletine aykırıdır. Sadece biz muhalefeti değil, hukukçuları, baroları ve hatta iktidar partisindeki birçok saygın ismi de kaygılandırdığını görüyoruz. Gelin toplumumuzu bir kaos ortamına sokabilecek silahlı, sivil çetelerin önünü açabilecek bir hukuki belirsizlik içeren bu maddeyi bu kanun metninden tamamen çıkaralım” çağrısında bulundu.

TEK TİP ZORLAMASI YENİ ACILAR DOĞURUR

Tutuklu ve hükümlülere getirilen tek tip kıyafet zorunluluğunu da eleştiren Çakırözer, “Tek tip elbise darbe dönemleri uygulamasıdır, evrensel hukukta yeri yoktur, masuniyet karinesine aykırıdır. Bakın, "byLock'zede" dediğimiz telefonlarına "Mor Beyin" uygulaması yüklenen yurttaşlarımız var, sayıları 11 bin 840. Aylarca boşuna hapis yattılar, haykırışlarını duyan bile olmadı. Bu kıyafetleri giydirerek damgalamış olsaydık bu yurttaşlarımızı bir değil, iki kez mağdur etmiş olacaktık, iki kez özür dilemek zorunda kalacaktık. Şu anda tutuklu bulunanlar arasında da suçlular bulunduğu kadar, binlerce masum insan da var. Herkes suçluluğu kanıtlanana kadar masumdur. Bu insanları baştan belli bir üniforma, belli bir renkle damgalamak doğru değildir, vicdani ve insani değildir. Geçmişte çok acısını çektiğimiz bu yanlışa bir daha düşmemeliyiz” dedi.

OHAL BİR AN ÖNCE KALKMALI

Bir buçuk ay sürecek denilen OHAL’in bir buçuk yılı bulduğunu hatırlatan Çakırözer, “Türkiye OHAL altında koca bir mağduriyetler, baskılar, yasaklar ülkesine dönüştürüldü. Milletvekilleri, gazeteciler, insan hakları savunucuları aylardır tutuklu. Gazeteler, televizyonlar kapatıldı. Seçilmiş belediye başkanlarının yerine kayyum atandı, dernekler, vakıflar kapatıldı, işçilere grev yasağı getirildi, tiyatrolar yasaklandı, yetişmiş yüzlerce akademisyen ihraç edildi. OHAL altında çıkarılan onlarca KHK ile daha çok mağduriyet yaratılıyor. İç barışımız, huzurumuz, demokrasimiz, ekonomimiz, kalkınmamız için her şeyden önce en birinci atmamız gereken adım OHAL'i bir an önce kaldırmak olmalıdır. Gelin, artık, hem binlerce insanımızı mağdur eden hem de itibarımızı zedeleyen bu baskıcı, yasakçı OHAL düzeninden bir an önce kurtulalım” dedi.