Play-off hedefi nedeniyle tam konsantrasyona sahip, güçlü Karşıyaka takımı karşısında alınan beraberlik ve hanemize yazdırdığımız altın değerinde bir puan Eskişehirspor’un ligde kalma umutlarını diri tutmaya yetti.

18 Mart Cumartesi 14.00’da biraz güneşli biraz da rüzgarlı bir İzmir öğleden sonrasında Karşıyaka ile Eskişehirspor karşı karşıya geldi. TFF 3. Lig’de 24. haftanın en önemli maçında Eskişehirspor deplasmanda Karşıyaka ile 1-1 berabere kaldı. İzmir Alsancak Mustafa Denizli Stadyumu’ndaki mücadeleye Eskişehirspor taraftarının ilgisi yoğundu. Karşıyaka cephesinde ise beklenen yoğunluk tribünlere sirayet etmemiş görünüyordu. Bu durumda maçın cumartesi ve 14.00 gibi erken bir saatte oynanmasının etkisi olabilir. Fakat Eskişehirspor’un cefakar ve vefakar taraftarı her zamanki gibi kendisine ayrılan yeri doldurdu. Maç boyunca hiç susmayan ve takımı sonuna kadar destekleyen efsane taraftarımızı canı gönülden tebrik ediyorum. Alınan altın değerinde bir puanda taraftarın payının da büyük olduğunu düşünüyorum.

İki köklü futbol takımını karşı karşıya getiren maçta oyun üstünlüğü genel olarak ev sahibi Karşıyaka’daydı. Play-off mücadelesi veren, daha oturmuş bir kadro olan Karşıyaka’nın ev sahibi avantajı ile baskılı bir oyun oynamasını herkes gibi ben de bekliyordum. Eskişehirspor’umuz ise özellikle ilk devrenin ilk yarısında tipik ve derli toplu bir deplasman takımı görünümü verdi. Bu da en az Karşıyaka’nın oyunu kadar beklenen bir oyun tarzıydı. Fakat ilk yarının ikinci bölümünde Karşıyaka oyunda ağırlığını hissettirmeye başladı ve kalemizde pozisyonlar görmeye başladık. Bu pozisyonlarda Eskişehirspor’un deneyimli eldiveni ve kaptanı Kayacan Erdoğan başarıyla kalemizi korudu. Hani ilk devre 0-0 bittiyse bu Kayacan sayesinde oldu demek hiç de abartılı olmaz. Zaten Eskişehirspor’un evladı Kayacan ikinci yarıda da birçok kritik kurtarış yaparak takıma 1 puanı getiren performanslar arasında bence zirveye adını yazdırdı. 

İlk yarının ikinci bölümünde Karşıyaka baskını yememizde ise takımın bir türlü tam çözüme kavuşturulamayan takım savunması zafiyeti etkili oldu. Ben Serdar Sudun ve Hamza Ok’un Edirne ve bu maçtaki performanslarını çok beğendim. Fakat bu ikilinin orta sahanın diğer elemanlarından savunma namına bir destek alamamaları Eskişehirspor için büyük eksi diyebiliriz. Aynı zamanda bekler de dahil olmak üzere savunma tandeminin tam manada güven vermemesi de takımdaki negatif taraf olarak ön plana çıkıyor. Mustafa Çağlayan iyi görünürken Ömer İnan mücadelesiyle savunmanın solunda sırıtmıyor. Fakat Mehmet Taşçı ve Tufan Kelleci’nin performansları için aynı şeyi söylemek mümkün değil. Özellikle Tufan Kelleci rakibin çok adamla geldiği pozisyonlarda ya da birebirlerde etkisiz ve zafiyetli görünüyor. Bu durumun ortaya çıkmasında Tufan’ın formu kadar bence kanat oyuncusundan yeterli destek alamamasının da etkisi büyük. Mehmet ise o aranan dominant stoper görüntüsünden çok uzak. Elbette takım savunmasında aksaklık bu iki oyuncunun üzerine yıkılmamalı. Buna tamamen karşıyım ancak dişlinin aksayan taraflarını da söylemek gerekiyor. Takım savunmasıyla ilgili söyleyeceğim son şey ise hücumla ilgili.

Evet yanlış okumadınız hücum yapmakta zorlanmamız takım savunmasını düşüren önemli bir defekt. Onur Arı’nın iki maçtır sahada yokları oynaması, geçen Maçın yıldızı Melih’in penaltı pozisyonu dışında ortada olmaması Eskişehirspor’un ikinci bölge ile üçüncü bölge bağlantısını tamamen koparma noktasına getiriyor. Orada pas iletimi sağlamaya çalışan ve bunu başaran tek oyuncumuz maalesef İlker Sayan. Yeni transfer İlker sayan oynadığımız son iki maçta kaliteli kumaşını gösteren oyuncuların başını çekiyor. Fakat İlker’in tek başına orta sahayı toparlaması çok güç. Serdar ile Hamza’nın taktik gereği defans tandemine yakın bir oyun sergilemeleri birinci bölge ile ikinci bölgeyi birbirine yakınlaştırıyor fakat üçüncü bölge ile takımın geri kalanı tamamen kopuyor. Bu da orta sahanın ofansif oyuncularını ve forvet hattını takım savunmasından direkt düşürüyor. Böylece Karşıyaka Eskişehirspor’un birinci bölgesine çok rahat geldi ve bizim alanımıza oyunu yığma şansı buldu. Karşıyaka gününde olsa ya da daha yetenekli ayaklara sahip olsa bugün İzmir’de net bir mağlubiyet almamız işten bile değildi.

Maçın ikinci yarısında Melih Bostan’ın girdiği yarım pozisyona kadar yine oyunda Karşıyaka etkisini hissettik. Penaltı pozisyonu adeta Eskişehirspor’a can suyu oldu. Karşıyaka kalecisinin Melih’i ceza sahası içinde düşürmesiyle kazandığımız penaltıyı 59. dakikada gole çeviren Tolga Yakut takımı adına çok önemli bir gol atmış oldu. Çünkü penaltı dışında Eskişehirspor’umuzun başka net bir pozisyonu yoktu. Belki Onur Arı’nın son bölümde ceza sahası çaprazından çektiği şut pozisyon olarak sayılabilir. Bizim golümüzden sonra Karşıyaka ilk yarıdakinden daha da etkili şekilde üzerimize gelmeye başladı. Yine kaleci Kayacan’ın efsane kurtarışları ve Karşıyaka ileri ucunun şanssızlığı kalemizde goller görmemize engel oldu. Ta ki 76. dakikada Emre Gemici’nin attığı harika vole golüne kadar. Emre’nin attığı gol Karşıyaka’nın bir puanı almasını sağladı. Aslında Karşıyaka takımı Emre’nin golünden sonra da birçok önemli gol pozisyonu yakaladı. Bu pozisyonları savunmamız ve Kayacan uzaklaştırmayı başardı. Bazı ataklar ise Karşıyaka hücum hattının sıkça düştüğü ofsayt pozisyonları nedeniyle erken sonuçlandı. Takımın başında çıktığı iki maçta 4 puan elde eden ve genel olarak başarılı bir grafik çizen yeni Teknik direktörümüz Ali Onur Cerrah’ın maçın 80. dakikasında yaptığı deneysel değişiklikler Eskişehirspor’un oyununa maalesef olumlu etki yapmadı. Aksine bence orta alanımızı biraz daha düşürdü. Neyse ki bu kritik maçı bir puan alarak tamamladık. 

Altın değerinde bir puan aldığımız bu maçta Eskişehirspor’un futbolunu eleştirdiğim noktalar olduğu gibi pozitif yorum yapacağım pek çok nokta olduğunu da söyleyebilirim. Özellikle takımın birbirine gitgide ısınması ve Ali Onur Cerrah’ın takımın başına geçmesi Eskişehirspor’un oyununa büyük artı katmış görünüyor. En azından ligin ilk yarısında ve geçmiş sezonlarda gördüğümüz kırılgan Eskişehirspor’u artık görmüyoruz. Maçın son düdüğüne kadar rakiple mücadele eden, saha içinde psikolojik olarak rakibe yenilmeyen bir takım olma yolunda emin adımlar ile yürüdüğümüz aşikar. Aynı zamanda takımda bir sistem ve taktik olduğu da apaçık ortada. Geçen haftaki yazımda da dediğim gibi takım her maç tecrübesinin ve azminin üzerine koyarak ilerler ve futbola odaklanırsam kümede kalmamamız için hiçbir sebep yok.

Eskişehirspor bugün aldığı bir puan ile toplam puanını 19 yapmış oldu. Eskişehirspor’un fikstüründeki her maç artık bir final niteliği taşıyor; ancak önümüzdeki 3 maç çok çok daha kritik diyebiliriz. Çünkü direkt rakibimiz olan 1954 Kelkit, Yomraspor ve Amasyaspor ile üst üste oynayacağız. Bu maçlardan istediğimiz sonuçları almamız için eksiklerimizi gidermemiz ve ilk maçtan itibaren moral motivasyon olarak yukarıya çıkmamız şart. Tabii ki her zaman dediğim gibi takıma güvenim tam. Umuyorum Eskişehirspor’umuz bu bataklıktan kurtulacak ve hak ettiği yerlere hızla çıkacak.