Öncelikle Eskişehir Demirspor cephesine bir bakış atarak bu haftaki yazıma başlamak istiyorum. Eskişehir’in güzide camialarından olan Demirspor kendisine yakışan şekilde sahada mücadelesini vermeye çalıştı. Genç, nispeten tecrübesiz kadrosu ile Eskişehirspor’a diş geçiremedi Dem Dem. Ama bu demek değil ki Demirspor böyle gidecek. Takımın bazı eksikleri var ancak; Demirspor Yasin Söğüt önderliğinde ligdeki hedef maçları kazanır ve bazı kritik maçlardan puan alırsa ligde kalacaktır. Oyun sezon içinde daha iyi oturacak gibi görünüyor. İlk maçta 8-9 bin Eskişehirspor taraftarı önünde oynamak kolay değil. Demirspor’a buradan bir kez daha 2023-2024 sezonunda başarılar diliyorum. Eskişehir Demirspor ile bir gönül bağım olduğunu da her yerde her zaman söylemekten çekinmeyeceğim. Bu nedenle takımın başarılı olmasını da gönülden istiyorum.

Ayrıca Eskişehirspor yönetimi Demirspor yönetimine maç öncesinde yaptıkları jestler için gerekli teşekkürleri ziyadesiyle sundu. Ben de başta Başkan Mehmet Ali Hünerlier olmak üzere Eskişehir Demirspor yönetimine,  tüm Eskişehirsporluların teşekkür etmesi gerek diyorum. Demirspor maçın günü, saati değişikliği, ev sahibi olmasına rağmen Atatürk Stadyumu’nda oynamayı kabul etmesi, Es Es’e tribünlerin büyük çoğunluğunun verilmesi gibi birçok konuda büyük jest yaptı. Eskişehirspor da bu jestlere teşekkürle karşılık verdi. Eskişehir’in iki güzide ve köklü camiasına da bu yakışırdı. İki kulübü de içtenlikle alkışlıyorum ve Eskişehirspor ile ilgili değerlendirmelere geçiyorum.

Eskişehirspor’da maç öncesi Teknik Direktör İbrahim Baş’ın takımı ve yönetimi motive edici soyunma odası konuşması sosyal medyada yer buldu. Gerçekten içi oldukça dolu bir konuşma ve hocanın sezona takımı böyle bir motivasyon ile sokması takdire şayan. Umarım İbrahim Baş’ın sözleri sahadaki oyuna sezon içinde çok daha fazla yansır.

Maç öncesinde Eskişehirspor zaten ağır favori olarak görülüyordu. Demirspor genç ve mütevazı bir ekip, Es Es’ten puan almaları gerçekten büyük sürpriz olurdu. İlk maçlar her zaman zor olur, sürprizlere sahne olabilir ama Es Es buna izin vermedi. Eskişehir Demirspor ilk yarıda üst üste 2, ikinci yarıda ise 1 çok net gol pozisyonu bulsa da genel anlamda pek etkili bir oyun ortaya koyamadı. Üzerine Buğra Cesur’un ciddi sakatlığı ve 58. dakikada takımın 10 kişi kalması da Lokomotif’i negatif etkiledi. Peki, Eskişehirspor tırnak içinde gardı düşen Demirspor’a karşı nasıl bir oyun sergiledi?

Eskişehirspor mükemmel bir oyunla kazandı demek ancak kendimiz kandırmak olur. Fakat yukarıda da dediğim gibi ilk maçlar zordur. Üstelik Eskişehirspor’da da birçok futbolcu 8-9 bin taraftar önünde oynamaya alışık değil. Yeni Atatürk Stadyumu’nda gece maçında ve Eskişehir derbisinde heyecanlanmaları ve takımın oyununda bunun hissedilmesi gayet normal. 3 puan alma zorunluluğuyla bir maça çıkmak da kolay değil; ancak şunu söylemeliyim tüm sezon böyle geçecek. Eskişehirsporlu futbolcuların Demirspor maçından aldıkları referans ile nerede oynadıklarını ve nasıl bir camiaya geldiklerini anlayacaklarını düşünüyorum. Burası Eskişehir, burası Eskişehirspor her zaman atmosfer böyle olacak ve bu camiada şampiyonluk dışında bir ihtimal söz konusu bile değil. Zaten tüm bunları Başkan Erkan Koca ve Teknik Direktör İbrahim Baş da her fırsatta dile getiriyor.

Bu konuya şu yüzden girdim; Eskişehirspor’un ilk 20 dakikada Demirspor’u sahasına hapsedememesi ve baskıyı rakip alana yıkamamasında bence ilk maç etkisi var. Yoksa maç 20. Dakikada 2-0 olabilirdi. Takımda tempo sezon içinde yükselecektir fakat bu tempo tüm sezon için yeterli değil. Yine, bloklar arası mesafe çok açık. Bu nedenle Es Es oyun kurmakta zorlanıyor. Özellikle 2. bölge ve 3. bölge arasındaki trafiğin yönetiminde bazı eksikler göze çarptı. Eskişehirspor’un bu durumu çözmesi kapanan takımları açmak adına çok kritik. Yoksa grupta birçok takım Es Es’e karşı kapanarak oynayacak. Deplasman maçlarında özellikle kilidi erken açabilmek çok mühim. Bunun için de daha tempolu, daha akışkan bir oyun oynamak şart.

Şimdi küçük eleştirilerimi sıraladıktan sonra gelelim pozitif taraflara. Eskişehirspor sahada yeni kurulan bir takıma göre büyük ölçüde uyumlu göründü ve gelecek için pozitif sinyalleri verdi. Koşan ve savaşan biraz daha kreatif bir Eskişehirspor bu ligde büyük oranda rakip tanımaz. Ben bu maçta başta Ercan olmak üzere Sergen, oyuna girdikten sonra Kerem ve Kaleci İhsan’ı çok beğendim. Yine savunmada Erdin çok başarılıydı. Fakat Ercan’a özel bir parantez açmak lazım diye düşünüyorum. Golcü kumaşı olduğu çok net ve pozisyon bilgisi de yüksek bir oyuncu. Ercan Eskişehirspor’un oyununda en önemli isimlerden biri olacak bu ilk maçtan net şekilde göründü. Elbette bu isimlerin yanında Eskişehirspor kadrosunda çok kaliteli ve tecrübeli isimler var. Onlar da ilerleyen haftalarda iyi oyuna daha çok katkı verdiklerinde inşallah bu takım gerçek gücünü ortaya koyacak. Demirspor maçı bir ölçü değildi ama eksikleri ya da artıları görme adına iyi bir sınav oldu. Ayrıca 3 puanı ne olursa olsun almak ve lige güçlü başlamak da önemliydi.

İbrahim Baş kenarda oyuna sürekli müdahalede bulunmaya çalıştı ve oyunu okuyan, yön vermeye çalışan bir teknik adam görüntüsü sergiledi. Bence bu çok önemliydi. İbrahim Hoca takım ile bir bütün olarak biz bir ekibiz mesajı da verdi. Özellikle 2. golde tüm takımı kenara gol sevincine çağırması da önemli bir mesajdı.

Eskişehirspor ilk 4 maçını Eskişehir’de oynama avantajına sahip. Demirspor maçından gelen 3 puan sonrasında Kozlu ve Yunusemre maçları da kayıpsız geçerse –ki bu takım 2 ekibi de rahat yenebilecek güçte görünüyor. 4. haftada içerideki Sincan Belediyespor maçı her anlamda Es Es için kritik mücadele olacak. O maça kadar umuyorum Eskişehirspor gerçek gücüne kavuşacak ve 9 puan ile Sincan karşısına çıkıp o maçın da hakkını verecek.

Başkan Erkan Koca’nın da dediği gibi “Eskişehirspor bu sezon şampiyon olacak! Olmak zorunda!”

Herkese Eskişehirspor ile dolu bir hafta diliyorum. Saygılar, sevgiler…