Dünyanın en önemli gündem maddelerinden biri iklim değişikliği, uzun zamandır. Bilim adamlarının yıllardır uyarılar yaptığı bu hayati değişikliği artık bizler de çok açık ve net gündelik yaşantımızda hissediyoruz. İklim değişikliği, çok farklı şekillerde hayatımıza etki etmeye başladı. Mevsim başlangıç ve bitiş tarihlerinin kayması bu değişikliklerden biri. Kış aylarına girsek de havanın soğumadığını, ilkbahar gelmesine rağmen hava sıcaklıklarının yükselmediğini son yıllarda endişe ile gözlemliyoruz. İklim değişikliğinin bir başka etkisi de küresel ısınma. Mevsim normalleri üzerinde seyreden hava sıcaklıkları nedeniyle, benzeri görülmemiş yaz sıcakları ve kar yağışlarına hasret kış ayları yaşıyoruz. Yine, iklim değişikliği bölgelerin aldığı yağış miktarı üzerinde de direk etkili. Yüksek dağların doruklarında kar kütleleri artık daha az ve biriken de çok çabuk eriyor. Eskişehir gibi soğuk kışları ve aylarca yerden kalkmayan karıyla bilinen bir şehir bile artık neredeyse kar yağışsız kış mevsimleri geçiriyor. Yağmur yağışları da ne yazık ki aynı durumda ve yağışlarda ciddi bir azalma var. Rezervlerdeki su seviyeleri SOS sinyali veriyor.

İklim değişikliğini en bariz hisseden grupların başında çiftçilerimiz geliyor. Zira tarım, tamamen yıllık düzenli mevsim döngülerine, benzer sıcaklık ortalamalarına ve yeterli yağış miktarlarına bağlı.  Ve ne yazık ki iklim değişikliği, yıllara hatta asırlara dayalı bölgelere özgü alışılagelmiş ürün çeşitliliğini de tehdit ediyor.  Bir örnek vermek gerekirse; 12. Tarım Ekonomisi Kongresinde sunulan “İklim Değişikliğinin Ayçiçeği Verimine Olası Etkileri: Marmara Bölgesi Örneği” başlıklı makalede verilen rakamlar çok çarpıcı. Çalışma sonucunda, iklim değişikliğine bağlı olarak, örneğin:

Tekirdağ ilimizde, 1985-2014 yıllarında dekar başına ortalama 179 kg olan Ayçiçeği rekoltesinin, 2016-2040 döneminde %26, 2041-2070 döneminde %41 ve 2071-2099 döneminde ise %51 oranında azalacağı;

Bursa ilimizde, 1985-2014 yıllarında dekar başına ortalama 147 kg olan Ayçiçeği rekoltesinin, 2016-2040 döneminde %24, 2041-2070 döneminde %14 ve 2071-2099 döneminde ise %23 oranında azalacağı öngörülüyor.

Bu çalışmaya göre, üretimde ciddi bir düşüş ve sonuç olarak trajik rakamlar karşımıza çıkıyor.

İklim değişikliğinin tersine döndürülmesi ve eski haline getirilmesi oldukça uzun bir süreç. Çözüm ancak ülkelerin uygulayacağı “karbon emisyonunun azaltılması” gibi çok sıkı küresel tedbirler ile mümkün olabilir.

O halde bizler, yakın zamanda bu durumun değiştirilemeyeceği gerçeği karşısında ne yapmalıyız. Bu konu ile ilgili, kamu kurumlarının ve kuruluşların üzerine birtakım görevler düşüyor. Yapılması gereken, yukarıda örneğini verdiğim benzer çalışmalardaki gibi, illerin ve bölgelerin gelecekteki iklim değişimine dair öngörülerinin hazırlanması ve buna göre illerdeki yetiştirilebilir ürün listelerinin güncellenmesi örnek olarak sayılabilir. Aynı ürünlerin, oluşan yeni iklim şartlarına dirençli başka cinsleri ile değiştirilmesi de uygun olacaktır.

Eskişehir’den bir örneği ele alırsak; geçmişte ceviz yetiştiriciliği, Eskişehir’in sert kış mevsimi ve ilkbahar geç donlarının olumsuz tesiri nedeniyle ekonomik görünmüyordu. Ancak Türkiye’de üretilmeye başlayan Fransız menşeili Fernor ve Amerikan menşeili Chandler ceviz türleri, geç çiçeklenmeleri sayesinde bahar donlarına yakalanma ihtimalini azalttı ve netice olarak ceviz verimliliğinin arttırılması mümkün oldu. Elbette bunda, Eskişehir’de geçmişteki gibi sert kış şartlarının yaşanmıyor olmasının da etkisi var. Eskişehir’in iklim koşullarına uygun yeni ceviz türlerinin çiftçimize tanıtılması ile son yıllarda ilimizde hatırı sayılır büyüklükte ve sayıda ceviz bahçeleri kuruldu. Bu, değişen iklime göre yeni bir ürün seçimi ve ürün cinsini değiştirme sayesinde çiftçinin iklim değişikliğine başarılı bir şekilde adaptasyonunun iyi bir örneği olarak gösterilebilir.

Bizzat kendi yaşadığım bir tecrübeyi bir başka örnek olarak aktarmak istiyorum. Mümkün oldukça her yıl tarım fuarlarını takip etmeye çalışırım. 2021 yılı 1 Eylül - 5 Eylül tarihleri arasında ETO – TÜYAP Fuar Merkezi'nde gerçekleşen Tarım fuarını da ziyaret etmiştim. Bu ziyaretim esnasında Eskişehir Büyükşehir Belediyemizin standında çiftçilerimize yönelik çok güzel bir uygulama ile karşılaştım. Büyükşehir Belediyesi Tohum Merkezi tarafından hazırlanmış küçük paketlerde, ilimizin iklimine elverişli çeşitli sebzelerin ata tohumları ücretsiz olarak çiftçimize verilmekteydi. Bunların içinden “Adana Susuz Domatesi” tohumlarından aldım ve denemeye karar verdim. Hatta ilk olarak biraz tereddüt ile yaklaşmıştım, Adana gibi sıcak bir memleketin domates çeşidi acaba Eskişehir’e ne kadar adapte olabilir diye. Ancak 2022 yılında çimlendirip tarlamda yetiştirdiğim domates ürünlerinden ve verimliliğinden çok memnun kaldım. Her şeyden önce, nispeten az yağmur alan 2022 ilkbaharında çok iyi bir gelişme gösterdi ve az su verilmesi stresine dayanarak çok verimli bir sezon geçirdi. Bu domates cinsinin Eskişehir iklim ve toprak şartlarına son derece iyi uyum sağladığını söyleyebilirim. Bu elbette, çok başarılı bir öngörü ve Eskişehir şartlarına uyum sağlayan iyi bir tohum tercihi ile Eskişehir Büyükşehir Belediyesi yetkililerinin başarısı. Ayrıca bu tohumlar hibrit olmadığı için kendi ürünlerinizden aldığınız tohumları her yıl tekrar yetiştirebilmeniz mümkün. Bu uygulama 2022 Tarım Fuarlarında da tekrarlandı ve Büyükşehir Belediyemizin standında ata tohumları çiftçilerimize ücretsiz dağıtıldı. Sadece domates değil, bunun yanında sakız kabak, balık biber, çiçek biber, salatalık gibi sebzelerin tohumlarını da oradan temin etmek mümkün.

Ziraat Odalarımız ve İl Tarım Müdürlüklerimizin de iklim değişikliği ve olası etkileri konusunda kapsamlı çalışmaları olduğunu zannediyorum, ancak bunun çiftçiye duyurulması konusunda daha etkin olunması gerekiyor. Sosyal medyada oluşturulacak sayfalar, SMS ile haberdar etme, ya da Fuarlara yapılacak daha etkin ve geniş hazırlık, günümüzün popüler iletişim kanallarının daha iyi kullanılmasını ve çiftçilerimizin bu çalışmaların sonuçlarından daha iyi istifade edebilmelerini sağlayacaktır.